Edebiyat, Tarih

Aleksandr Sergeyeviç Puşkin

Aleksandr Sergeyeviç Puşkin. Buyrun efem, çaylar kahveler hazırsa başlayalım: Ruh hastası, işkenceci bir ana ve gamsız bir babaya sahip olan Puşkin’ciğimin çilesi doğarken başlıyor. Aristokrasi ile kafayı bozmuş, kasım kasım kasılan anası Hannibal, doğum yapıp Puşkin’i kucağına aldığında, kendi yapmamışcasına kocasına “Ayy bana bir şeyler oluyo Sergeeey” demiş. Esmer ve tombik çocuğu, aristokrat ailelerine yakıştıramamış hanımefendi.


Öyle ki manyak kadın, onun için “kötü beyazlatılmış zenci çocuk” diyormuş. Babası desen gamsız. “Soylu” ailesine çirkin Puşkin’i yakıştramayan Hannibal, çocukluğu boyunca yavrucağı o travmadan bu travmaya sokup, eziyetler etmiş. Mesela sırf ellerini birbirine sürtmesine sinir olduğu için ellerini arkadan bağlayıp, bir gün boyunca aç kalma cezası vermiş. Kız kardeşi de aynı kaderi paylaşmış. İçine kapan, oku, sorgula derken lise dönemine gelmiş.


Soylu ailelerin çocuklarının gittiği lisede, ayrıcalıkları kabullenemeyen haşin delikanlımızın “olaylara karışma” süreci başlamış. Özgürlük, eşitlik fikrlerini yazmaya, sisteme, çara giydirmeye başlamış. 18 yaşında evlenip, ben ne yaptım lan diyerek kısa sürede boşanmış Sürgünler, isyankarlık, romanlar, olaylar olaylar.


Gel zaman git zaman 31 yaşında aşık olmuş, evlenmiş . Karısı lükse düşkün, çok güzel,  taş gibi dedikleri Natalya. Kaynana, baldız, dırdır üçgeni, bunalım, Puşkin evde. Parasızlık almış başını gidiyor, karısı davetten davete  gezmekte. Bu arada bir de kızları var.(Sürpriz sonlu şok) Puşkin o beni benden alan sakallarını sıvazlıyor, günler akıp gidiyormuş. Derkeeen Puşkin’in kulağına boynuzlandığına dair dedikodular gelmeye başlamış. Karısı Natalya’nın Fransız yaahuşuklu bir subayla kırıştırdığını duyunca deliye dönmüş.


Puşkin ve Zevcesi Hanımefendi

Erkekliğin namına bok sürdürmemek adına, Fransız subay Dantes’i sen kim köpeksin diyerek düelloya davet etmiş. Karnından vurulmuş. Anında tabii bütün sevenleri doluşmuş. İki gün acı çektikten sonra, Puşkin sizlere ömür, Allaaaffetsin. Bunun siyasi bir olay olduğunu söyleyenler çıkmış tabii. O sırada genç bir subay kışkırtıcılıkla suçladığı despot yönetimi lanetleyen bir şiir okumuş ve sürgüne yollanmış Bilin bakalım kiim? Mikhail Lermontov(yaaaa vayyy sesleri) Tabii kendisinin de birkaç yıl sonra aynı şekilde düelloda ölçeğinden haberi yok o zaman. Veee gelelim kızlarına. Anası kadar güzel olan kıza Tolstoy ilerde abayı yakmış. Ve evet ünlü romanı Anna Karenina gerçekte Puşkin’in kızının tasviri. (Yaaaaa diyerek boşluğa bakıp , dalgın gözlerle bağlantıları çözmece)


Düello Sahnesi

Çocukluğundan en sevdiğim anektod:  Bir gün junior Puşkin, “düşman başları” adını verdiği otları bir değnekle biçerken saçı başı dağılmış bir kadın görmüş. Kadın bir şeyden korkmuş, kaçıyormuş. İnsanın inanası gelmiyor ama Puşkinlerin acıyıp tedavi ettirmek için yanlarına aldığı uzak bir akrabaymış bu kadın. Akıl hastasıymış ve doktorlar şok tedavisi uygulamak için kadını yangın hortumuyla ıslatmışlar. Baştan ayağa sırılsıklam olmuş zavallı kadın, Aleksandr’ı görünce korkuyla, “Hey kardeş, beni yangın sanıyorlar” diye bağırmış. Puşkin sakin ve müşfik, “Yanılıyorsun” demiş, “seni yangın değil, çiçek sandıkları için suluyorlar.”


En sevdiğim sözü: Bedenin gururu şehvettir, ruhun gururu aşktır. Bu gurur, ruhun şehvetinden başka bir şey değildir.


İLGİNİ ÇEKEBİLİR:  Unabomber: Ted Kaczynski