Etiket

Edebiyat

Edebiyat, Pasajlar

Kafa Yoksulluğu

Gazete okurken, birileriyle konuşurken, anlatılan, iletilen acılar, kötülükler, cinayetler karşısında içi oynaması gerektiğini duyduğu halde gönlünden herhangi bir kıpırtı, herhangi bir ürperti geçmeyenler vardır: Bundan ötürü kaygı duyarlar. Kimi ise herhangi bir şey duyması gerektiğini de düşünmez, herhangi bir şey de duymaz; bundan ötürü kaygılanmaz; kaygılanmayı anlayamaz. Taş yürekli filan değildir bu insanlar; imgeleme güçleri, kendi dertlerinden, acılarından, gözle görüp elle dokunabildiklerinden ötesine erişmemektedir, o kadar. Devamı İçin Tık Tık

Yorum Yap
Edebiyat

Porselen Bir Mevzu

“Birbirlerine benziyorlardı ama herkes kadar.” Samuel Beckett

Merhabalar efenim, nasılsınız? Pandemi süresince sağlığınızla beraber akıl sağlığınızı da koruyabildiğinizi umuyorum. Epeydir yazmıyorum ve epeyce serzeniş duydum. Sıradan ve gündelik sorumluluklar ile kişisel esrime arasında bir yer arıyorum. Tatminsizlik, dermansızlık, neşesizlik, kayıtsızlıktan kaçınmaya çalışıyorum ve elbette bir hayatta kalma çabası olarak -paylaşmasam da- yazmaya devam ediyorum.


Devamı İçin Tık Tık

17 Yorum
Edebiyat, Genel, Pasajlar

Harold Pinter

1958’de şu satırları yazmıştım: “Gerçek ile gerçek olmayan arasında kesin bir ayrım yoktur, doğru ile yanlış arasında da. Bir şeyin ille ya doğru ya yanlış olması gerekmez; aynı anda hem doğru hem yanlış da olabilir.” Bu sözler bugün de bana anlamlı geliyor ve sanat yoluyla gerçekliği ararken hala geçerli olduklarını düşünüyorum. Devamı İçin Tık Tık

2 Yorum
Edebiyat, Pdf Hayratı, Şiir, Tarih

Haziranda Ölmek Zor, Hasan Hüseyin Korkmazgil

Hasan Hüseyin Korkmazgil, sanatını yaparken halktan hiç bir zaman kopmamış Toplumcu Gerçekçi Akımın değerli bir şairidir. Yaşamı boyunca muhalif çizgisinden ötürü zorluklar çekmiş, çeşitli bedeller ödemiştir. 1979 yılında kaleme aldığı “Haziranda Ölmek Zor” adlı şiiri, kendi gibi TMY’nın 141 ve 142 maddelerinden yargılanmış diğer şair arkadaşları; Orhan Kemal, Nazım Hikmet anısınadır.


Devamı İçin Tık Tık

8 Yorum
Edebiyat, Psikoloji, Sağlık

Misofoni ve Doris Dörrie

Merhabalar efenim. Yakın çevremin bildiği üzere, seslere karşı -bilhassa ağızdan çıkan seslere karşı- inanılmaz bir hassasiyetim var. Yüksek sesli ve aritmik seslerin yanı sıra, bazı hafif seslere karşı da rahatsızlık hissi duyuyorum. Birinin ayaklarını sallaması, kalemi aritmik bir şekilde masaya vurması, saat sesi, sakız çiğneme sesi, hırıltılı ve sesli nefes alıp verme sesi ve lanet olası ağız şapırtısı sesi (yazarken dahi rahatsız oluyorum) gibi. Siz de benim gibi misiniz? Geçmiş olsun, misofoniksiniz.


Devamı İçin Tık Tık

30 Yorum
Edebiyat, Pasajlar

Niçin Yazmayı Denemiyorsun?

Yazmak, diye düşünüyordum, iradeden yoksun bir eylem olmalı. Söylenecek şey, derin okyanus akıntısı gibi kendiliğinden akıp çıkmalıdır yüze. Yani yaşamın biriktirdiği zehiri atmak için yazar insan. Masumluğunu yeniden elde etmeye çalışır, oysa (yazarak) yapmayı başarabildiği tek şey, dünyayı kendi yanılgısının virüsüne karşı aşılamaktır. Hiç kimse kağıt üstüne tek sözcük dökmezdi, inandığı şeyi yaşamaya cesareti olsaydı. Daha kaynağındayken sapıyor esini. Devamı İçin Tık Tık

11 Yorum