Genelev Patroniçesi Matild Manukyan
İstanbul’da genelevler 19.yy’ın sonlarına doğru, özellikle de Kırım savaşı (1853-1856) zamanında askerlerin temel ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla açılmış ve kurumsallaşmaya başlamıştır. Galata’da ve daha sonrasında Beyoğlu’nda açılan ve oldukça rağbet gören genelevler, günümüzde birçok zorluklarla karşılaşmış olsa dahi hala yerlerini koruyup, hizmetlerini sürdürmektedirler.
Bugün Türkiye’de genelevlerin yaklaşık olarak % 85’i illegal olarak yürütülmektedir. Bunun sebebi ise, Türkiye’de 100.000’den fazla seks işçisinin çalışıyor olması ama sadece 15.000 seks işçisinin resmi olarak çalışılmasına izin verilmesidir.
Türkiye’ de bir döneme damga vurmuş, vergi rekortmeni genelev patroniçesi Matild Manukyan’ı bir şekilde bir yerlerde okumuş ya da duymuşsunuzdur. Peki bu ilginç kariyerde nirvanaya ulaşmış Matild kimdir? Manukyan olarak tanıdığımız Matild Manukyan’ın gerçek adı Eveline Matild Chah Muradyan’dır. Babası Ermeni tenor Armenak Chah Muradyan, annesi İsviçreli balerin Salle Marguerite’tir. 1914’te doğan Manukyan’ın ailesi 1913’te Fransa’ya göç etmiştir. Manukyan bir Türkiye Ermenisidir. Vergi rekortmeni olan Manukyan’ın tüm Türkiye tarafından tanınmasının sebebi ise genelev patroniçesi olmasıdır.
Aristokrat bir aileden gelen Matild Manukyan, Notre Dame de Sion mezunudur. Bu okuldan mezun olduktan sonra iş hayatına atılmaya karar veren Manukyan ilk olarak terzilikle uğraşmıştır. Dropier Gabriel ile 11 yıl evli kalmış, para kazanabilmek için sosyete terziliğine başlamıştır. Eşinin ölümünden sonra oğlu ile yalnız kalınca Karaköyde babasına ait binaları genelev işletmecilerine kiraya veren Manukyan, buradan alacağını ödemeyen bir kiracısı vasıtasıyla geneleve ortak olmuş, önce ev sahipliği ile bu işe başlayan Manukyan’ın yıllar içinde işlettiği genelev sayısı 14ü bulmuştur.
Daha sonra Manukyana ait genelevlerin sayısı 37`e ulaşmıştır. Manukyan 20.yy’ın en önemli işkadınlarından biridir. O, genelevlerden kazandığı paralarla çok sayıda gayrimenkul almış, üst üste vergi rekortmeni seçilmiş, resmi görevlilerden vergi rekortmenliği plaketleri almıştır. Hatta M&M adını verdiği özel müzede başarılarını sergilemiştir. Çalıştırdığı kadınlar ona “Ana” diye sesleniyormuş. 90’lı yıllarda faal olan Hizbullah tarafından suikaste uğramış, yine 95’te aracına bomba konulmuş ama kurtulmuş.
O yıllarda Manukyan’dan daha fazla para kazanan holdingler vardı ama vergi rekortmeni genelev patroniçesiydi. 5 Şubat 2006 tarihinde Sabah Gazetesi’nden Emrullah Erdinç’e vermiş olduğu “Bir Genelev Polisinin İtirafları” röportajında H.K. şöyle söylüyor: “980 kadının genelev patronuna kazandırdığını, 110 bin işçi bir holdinge kazanamıyor mu?” diye şaşırmış H.K. Çünkü onlar kazandıklarını beyan etmeyerek vergi kaçırmışlar. “Manukyan, yaptığıyla övünmeyen ama utanmayan da bir kadındı” diyen H.K., Manukyan’ın en çok vergi rekortmeni olmasıyla övündüğü söylüyor.
Genelevlerden kazandığı paraları gayrimenkule dönüştürerek, ailesinden kalan gayrimenkul sayısını artıran Manukyan 90’lı yıllarda 6 kez vergi rekortmeni seçilmiş. Hatta vergi rekortmeni seçildiği için devlet ve ekonomi kuruluşları tarafından verilmiş bolca ödülü var. Şimdiki zamanı ve yapılan işi düşününce insana ne kadar tuhaf geliyor.
Zamanında Şişli Belediyesi ile Şişli Adliyesi bile onunmuş, hatta bir olaydan adliyeye sevkedilip bir aylık kirayı almaması bedeli ile serbest bırakıldığı söylenir. O kadar çok kazanıyormuş ki genelevdeki odasının içinde 1,5 metre genişliğinde para kasası varmış. Manukyan 2001 yılında kalp krizi geçirerek hayatını kaybetmiş.
Ardında ise şunları bırakmış: İstanbul’da 500 daire, 70 iş hanı (Şişli Belediyesi, Şişli Adliyesi dahil), Yalova’da 200 daire, 4 bin metrekarelik arsa, İkitelli Organize Sanayi Bölgesi’nde bin dönüm arazi üzerine kurulu ambalaj ve emaye fabrikası, Antalya ve Alanya’da ikisi dört yıldızlı, biri beş yıldızlı üç otel, Büyükada’da bir köşk, Kalamış Yat Limanı’nda demirli 18 metre boyunda Sang Harmony yatı, BMW, Mercedes ve Rolls Royce otomobil, çok sayıda mücevher ve ziynet eşyası. Vay anasını sayın seyirciler.
Enteresandır; Öldüğü gün tüm genelevleri kapısına siyah çelenk bırakılmış ve o gün tüm genelevler %50 indirimle görev başı yapmış! Alman belgesel kanalının 98 yılında yaptığı çekimlerden ve görüntülerden oluşan şu kısa videoyu birlikte bir izleyelim:
Şurada da rahmetli Birand’ın 32. Gün programından bir Matildyan kesiti efem:
Sizce vergi kaçırmayıp vergi rekortmeni olan, bağışlar yapan bir genelev patroniçesi mi günümüz siyasetçileri ve vergi kaçakçısı zenginleri mi daha dürüst? Bir dönem Türkiye’de yaşanmış tüm bu olaylar hakkında siz ne düşünüyorsunuz?
*internetten derlenmiştir.
Kadın iş yapmış, devrim niteliğinde hem de. Cennetmekân olsun "Matild Ana."
Dûnyanın en eski mesleğini icra edip vergi rekortmeni olmak kozmosun ilahi bir mesajı olabilir ki rahmetli bu misyonu alnının teri ve akıyla dünya boşluğuna bırakmış;)
Vay be kızların günlük gelirinin 3te 2sini alıyormuş. Birand videosu çok enteresan. Etkilendim. Buralardan kaybolma Salomè lütfennn.
Oha resmen pazarmış. Kolonyaci, emanetçi, prezervatifci. Kader, Arzu isimlerin erotikli hüznü mü desem. Ana parayı vurmuş. Salomè nerdesin heyran ya, kimmiş o tacizci puşt?
Genelevlerine "Bacasız Fabrika" denmesi. Salomè instagram sohbetleri de güzel ama burası daha samimi, hoşgeldin.
Hayretle okudum ve gerçekten de vay anasını. Bu arada Hoşgeldin Salomeeee özlemiştik ayol
Ayşaaaarman tipsizi eskiden o kadar itici değilmiş. Kadın olmak hakikaten zor, hele senin gibi güzel biri için daha zor olmalı. Bence de paylaşma annem konum falan. Öpüyorum seni. 🙂
Caz çalınıp, poker oynanıyormuş, tiyatroya gidiliyormus, erkekler kadınlar çok şık giyiniyormus, kadehler tokusturuluyormus falan. Insan turkiyeden bahsettiklerine inanamıyor.
Bazen girip acaba bir şey paylaşmış mı diye bakıp olmadığını görünce üzülüyordum bugün beni sevindirdiniz burasi daha xoştur instagramdan.. Ben bir dönem turkiyedeki genel evleri kapanmalı gibi bir yazı kaleme almıştım ama ne yazıkki bunu yazdığım dergide yayımlayamadım cünkü hayatimdaki herkes bu yazıdan sonra başıma gelecek olayları kestiremiyordu bile.. yazdığın yazıda kadın madalyonun görünen yüzü arkasındaki desteği araştırsan siyasetçisinden mafyasına derin devletine kadar her kes bu işin içinde.. saygılar ozletmeyin efenim ıyi geceler..
Türkiye'de "namusuyla" para kazanan tek kesim fahişelerdir. Meclisle beraber "yattiklari yerden" de para kazanan iki kesimden biridir. Yalniz bunlarda "yattığı yerden para kazanmak"deyimi mecaz olmaktan çıkmış.
Başka bölgeler daha fazla terliyorken "alin teri ile para kazanıyor." diyebilir miyiz bilmiyorum. TDK'ye sordum cevap bekliyorum.
Matild manukyan (r.a) "sınavsız" eleman alan tek kurumun sahibi olarak Türkiye cumhuriyeti tarihinde ayrı bir yere sahiptir. şimdi yaşasa "ücretli" olarak çalışmak icin üniversite mezunları kuyruk olurdu. (Ayrıntılı bilgi için bkz MEB)
İtalya gibi bir yerde bile öyle herkes kafasina göre o kutsal işi yapamiyor. Porno Universitesinden mezun olmak gibi zorlu bir şartı var. Sevişmedigi yerden soru soran hoca mi istersiniz, analdan büte kalanlar mi, öğrenciye takan akademisyenler mi?
Pirimiz, mürşidimiz Matild Manukyan, direkt gelen herkesi diplomasız işe almış. Daha ne istiyor bu nankör tenkitçiler?
Her neyse yaşasaydı, şimdi onun kurumu da KPSS ile alim yapiyordu büyük ihtimal, ama bence hıyarsever bir hayırseverdi yine de.
Ne güzel komşumuzdun sen Matild abla! Bir daha çık gel Karaköy'den!
Saygıyla anırıyoruz…
Guzel bir derleme olmuş. Ama bazı soru işaretleri kaldı öldükten sonra servetine ve genelevlerine ne oldu? Birde keşke Türk ermenisi tanımlamasını türkiye ermenisi diye degistirseydin sanırım gözden kaçtı:)
Matilda Manukuyan'ın ölümü İstanbul seks işçilerinin kaderinde bir milat olmuştur. Manukyan'ın vefatından sonra seks işçileri fuhuş mafyalarının eline düşmüştür. Seks işçileri bu mafyaların elinde insanlık dışı uygulamalarla yani zorbalıkla, işkenceyle çalıştırılarak iş güvenceleri de ellerinden alınmıştır. Zorla alıkonulan, para karşılığı zorla çalıştırılan seks işçileri erkek egemen azmanların dişleri arasında kalmıştır.
kim bilir şimdi hangi katta neresine ne yapıyorlar