Genel

Güzel ama İnkiliçce

Sizler için günlük konuşma esnasında kullanabileceğiniz her telden “Güzel ama İnkiliçce” yüzlerce cümle derledim. Buyrunuz efenim, afiyet olsun.


1. What’s up? – Naber?


2. So so – Idare eder.


3. How is it going? – Nasıl gidiyor?


4. Let’s go! – Haydi gidelim!


5. Let’s go on! – Devam edelim


6. Give me a hand! – Yardım et, bir el at!


7. I will see to it! – İlgileneceğim, bakacağım.


8. Get out of here! – Defol buradan!


9. My head is killing me! – Başım beni öldürüyor!


10. What a beatiful girl! – Ne güzel bir kız!


11. I am broke! – Parasızım!


12. I am hungry! – Açım!


13. I am starving! – Açlıktan ölüyorum!


14. Don’t get me wrong! – Beni yanlış anlama!


15. It sounds good! – Kulağa hoş geliyor!


16. It is beyond me! – Bu beni aşar!


17. It is up to you! – Sana bağlı, sen bilirsin.


18. You can trust me! – Bana güvenebilirsin!


19. Lets get to the point! – Sadede gelelim!


20. Guess what! – Bil bakalım!


21. I am out of condition! – Formdan düştüm!


22. My battery is dead. – Şarjım bitti.


23. My battery is low. – Şarjım az kaldı.


24. You know what! – Ne diyeceğimi biliyorsun!


25. It is better than nothing! – Hiç yoktan iyidir!


26. I’ll get the phone/door! – Kapıya,telefona ben bakarım.


27. It’s my turn! – Benim sıram!


28. It doesn’t matter! – Sorun değil!


29. You are welcome. – Rica ederim.


30. Long time no see! – Görüşmeyeli uzun zaman oldu!


31. Long time no talk! – Konuşmayalı uzun zaman oldu!


32. Do you wanna hangout? – Takılmak ister misin?


33. Let’s hangout tonigh! – Bu gece buluşalım.


34. I hope so! – Öyle umuyorum.


35. I have no idea! – Hiçbir fikrim yok!


36. Let’s meet! – Buluşalım.


37. You don’t look your age! – Yaşını göstermiyorsun!


38. We are safe and sound! – Güvendeyiz.


39. Don’t piss me of! – Beni kızdırma!


40. Get well soon! – Geçmiş olsun!


41. I lost my temper! – Sinirlerim bozuldu!


42. Make yourself at home! – Kendini evinde hisset!


43. Hurry up! – Acele et!


44. Calm down! – Sakin ol!


45. Help yourself. – Buyrun?


46. In my opinion, – Benim düşünceme göre


47. I don’t mind! – Benim için farketmez.


48. Do you know each other? – Birbirinizi tanıyor musunuz?


49. Are you on facebook? – Facebook’un var mı?


50. What brings you to love? – Seni aşka getiren nedir?



51. Don’t blame me! – Beni suçlama!


52. I am in love her/him! – Ona aşığım.


53. I am in touch with Sally! – Sally ile hala görüşüyorum.


54. I have an idea. – Bir fikrim var.


55. I have hands full now. – Şu an ellerim dolu.


56. My room is an a mess. – Odam çok dağınık.


57. Are you kidding? – Şaka mı yapıyorsun?


58. As soon as possible – Mümkün olan en kısa sürede.


59. By the way – Bu arada.


60. Do me a favor – Bana bir iyilik yap.


61. She can’t take a joke. – O şaka kaldırmaz.


62. I am his fan. – Onun hayranıyım.


63. I am lost. – Kayboldum.


64. Let’s keep in touch. – İletişimde kalalım.


65. Mind your own business. – Kendi işine bak.


66. Sooner or later – Er ya da geç.


67. I promise – Söz veriyorum.


68. I am proud of you! – Seninle gurur duyuyorum.


69. I have a surprise for you. – Sana bir sürprizim var.


70. Follow me. – Beni takip et.


71. No way! – Olamaz!


72. I agree – Aynı fikirdeyim.


73. Have fun. – İyi eğlenceler.


74. Don’t bother! – Zahmet etme.


75. I am speechless. – Nutkum tutuldu.


76. Happy Eid! – İyi bayramlar!


77. Keep your head held high! – Boynunu bükme,dik tut!


78. Keep your nose clean! – Pis işlere bulaşma!


79. Time’s up! – Vakit doldu.


80. Forget it! – Unut bunu!


81. Forgive me! – Affet beni!


82. Don’t move! – Kımıldama!


83. Don’t worry! – Endişelenme!


84. Don’t touch! – Dokunma!


85. Enjoy your meal! – Afiyet olsun.


86. Enjoy yourself! – Keyfine bak!


87. Have a nice time! – İyi eğlenceler.


88. Bless you! – Çok yaşa!


89. Bottoms up! – Şerefe!


90. Cheer up! – Neşelen!


91. Come on! – Neşelen!


92. Be quit! – Sessiz ol!


93. Be calm! – Sakin ol!


94. Be careful – Dikkatli ol!


95. Be patient! – Sabırlı ol!


96. After you! – Senden sonra…


97. Allow me! – İzin ver!


98. As for me – Bence…


99. How terrifying! – Nasıl ürkütücü!


100. I have no choice! – Bir seçeneğim yok!



101. What a shame! – Yazıklar olsun!


102. It is on me! – Benden! (Ismarlama)


103. Maybe not! – Olmayabilir!


104. Don’t mention! – Lafı, sözü bile edilmez!


105. All aboard! – Herkes binsin! (Arabaya,gemiye,trene vs…)


106. Imagine! – Hayal et!


107. If anything happens,give me call! – Bir şey olursa bir alo de!


108. If not … – Eğer olmazsa,eğer öyle değilse…


109. Take a rest! – Dinlen!


110. Keep in touch! – İletişimde kalalım!


111. Keep in your mind! – Aklında bulunsun!


112. Keep doing! – Yapmaya devam et!


113. Keep going! – İlerlemeye devam et !


114. Have a nice sleep! – İyi uykular!


115. Come here! – Buraya gel!


116. Once a day! – Günde bir kez. (*Twice a day – Günde iki kez. / *Three times a day – Günde üç kez.)


117. Let me guess! – Dur tahmin edelim!


118. Just a moment! – Bir dakika!


119. Not yet! – Henüz değil!


120. Have a heart! – İnsaf be!


121. But, If it doesn’t? – Olmazsa ne olacak?


122. Try again! – Tekrar dene!


123. Give me break! – Rahat bırak!


124. I don’t know If I can! – Yapıp yapamayacağımı bilmiyorum!


125. How strange! – Ne tuhaf!


126. Let it be! – Bırak olsun!


127. I hope that – Bunu umuyorum.


128. You think so. – Böyle mi düşünüyorsun!


129. I think so! – Böyle düşünüyorum.


130. I don’t mind! – Umrumda değil!


131. More or less. – Aşağı yukarı.


132. Never mind! – Unut gitsin.


133. Why not? – Neden olmasın?


134. If I were you … – Eğer yerinde olsaydım…


135. Give me an opinion! – Fikir ver bana!


136. Keep your chin up! – Başını dik tut, metin ol!


137. Easy does it! – Acelet etme, yavaş.


138. Give me chance! – Bir şans ver bana!


139. Give me hug! – Sarıl bana!


140. What is wrong with you? – Neyin var, sorunun nedir?


141. I guess – Tahminimce


142. I think – Bence


143. In my opinion – Benim fikrimce


144. I mean – Demek istediğim, kastettiğim


145. In the fact – Aslında olan


146. Not so great! – O kadar da iyi değil!


147. I can’t take it anymore! – Daha fazla dayanamıyorum.


148. Not a chance. – Şansın yok!


149. I wish, I had … – Keşke …. Olsaydı. .


150. Make sure! – Emin ol!



151. I’m back! – Geri geldim.


152. What happened? – Ne oldu?


153. Are you there? – Orada mısın?


154. Come off it! – Bırak bu işleri,vazgeç!


155. Don’t get me wrong! – Beni yanlış anlama!


156. Got it? – Anladın mı?


157. No way! – Olamaz!


158. I’m broke! – Parasızım,çulsuzum!


159. I suppose so! – Sanırım öyle!


160. So be it! – Peki, öyle olsun!


161. I agree! – Kabul ediyorum.


162. I promise! – Söz veriyorum!


163. Put on the break! – Hoop! Frene bas!


164. Try again! – Tekrar dene!


165. Get out of my life! – Hayatımdan defol!


166. You reckon! – Sen öyle san!


167. You hear that? – Bunu duydun mu?


168. One more time! – Bir kez daha!


169. No one knows where I am! – Kimse nerede olduğumu bilmiyor!


170. No one knows who I am! – Kim olduğu kimse bilmiyorum.


171. No one knows! – Kimse bilemez!


172. You are always on my mind! – Her zaman aklımdasın.


173. You are nuts! – Delinin tekisin!


174. Never give up! – Asla vazgeçme!


175. Let me know. – Haberdar et.


176. Don’t move! – Kımıldama!

İLGİNİ ÇEKEBİLİR:  Roza Erizin

177. Keep it up! – Devam et!


178. Keep your promise! – Sözünü tut!


179. Give me five! – Çak bir beşlik!


180. Never again! Bir daha asla!


181. Never mind! – Salla gitsin.


182. What else? – Başka?


183. Of course! – Tabii ki!


184. Who cares? – Kimin umrunda!?


185. Enough is enough! – Yeter artık yeter!


186. Follow me. – Takip et beni.


187. Good luck! – İyi şanslar!


188. Best wishes! – En iyi dileklerimle!


189. Are you full? – Doydun mu?


190. For my sake. – Hatırım için.


191. For what? – Ne için?


192. I just made it! – Şimdi yaptım.


193. I know what I said – Ne dediğimi biliyorum.


194. I’ll back soon. – Çok yakın zamanda geri döneceğim.


195. I’m in a hurry! – Acelem var.


196. I’m in a hurry! – Acelem var.


197. It really takes time – Bu gerçekten zaman alır.


198. It seems all right – Tamam gibi gözüküyor.


199. Slow down! – Yavaşla.


200. Stop making such a noise – Gürültü yapmayı kes.


201. That’s all! – Hepsi bu, bu kadar.


202. So far so good! – şimdilik her şey yolunda!


203. Think it over! – İyi düşün.


204. Here we go. – Gidiyoruz, başlıyoruz.


205. Check it out – İzleyelim, bakalım.


206. Shame on you! – Utanmalısın, utan!


207. By the way – Bu arada


208. Excuse me ? – Bakar mısınız?/ Affedersiniz.


209. In other words – Başka bir deyişle


210. I have no choice. – Başka seçeneğim yok.


211. How terrifying! – Ne kadar korkutucu!


212. I had no choice! – Başka seçeneğim yoktu!


213. Keep move on – devam et


214. Keep your eyes open – Gözlerini aç


215. Think it over – bunu bir düşün. Think over – Düşün


216. Keep it simple! – Basit tut!


217. No be like that! – Böyle olma!


218. Take over responsibility! – Sorumluluk al!


219. Make up your mind! – Karar ver!


220. Come down! – Aşağıya in!


221. I will do my best! – Elimden gelenin en iyisini yapacağım!


222. Lets be clear! – Açık olalım!


223. This way – Bu taraftan


224. Never say never! – Asla, asla deme!


225. Be safe – Güvende ol!


226. Stay safe! – Güvende kal!


227. Look around you! – Etrafına bak!


228. Do you need something else? – Başka birşeye ihtiyacın var mı?


229. Go see! – Git gör! – Git bak!

 


230. Go way! – Git başımdan!


231. For what? – Ne için?


232. Breath in and out! – Nefes al, nefes ver!


233. There is been mistake! – Bir yanlışlık olmuş!


234. I think not! – Bence değil, olmaz!


235. I am nobody’s slave! – Kimsenin kölesi değilim!


236. Go on without me! – Bensiz devam edin!


237. Stop the cap ! – Taksiyi durdur!


238. I am proud of you! – Seninle gurur duyuyorum!


239. Hands up! – Eller yukarı!


240. Go away! – Defol!


241. I used to look like my (mum). – Anneme benzerdim.


242. Are you free this evening? – Bu akşam müsait misin?


243. I’am telling you the truth! – Sana gerçeği söylüyorum!


244. I refuse! – Reddediyorum!


245. What happened? – Ne oldu?


246. What is happening? – Neler oluyor?


247. Totally my fault! – Tamamen benim suçum!


248. Enough talk! – Bu kadar konuşma yeter!


249. You don’t know anything! – Hiçbir şey bilmiyorsun!


250. Listen up! – Dinleyin!



251. I am serious! – Ben ciddiyim!


252. Bit me! – Beni ısırdı!


253. Dont thank me! – Bana teşekkür etme!


254. I fell off my bike! – Bisikletimden düştüm!


255. As it should be! – Olması gerektiği gibi!


256. Like I said – Dediğim gibi


257. Not this time – bu kez değil


258. Don’t Give up! – Vazgeçme!


259. Don’t get mad at me – Bana kızma!


260. Stay curious! – Merak etmeye devam edin!


261. I am looking forward to it! – Dört gözle bekliyorum!


262. What have you seen? – Ne gördün?


263. Everything happened so fast. – Her şey çok hızlı oldu.


264. Over and over – Tekrar tekrar


265. Line up! – Sıraya gir!


266. My hands are tied! – Elim kolum bağlı!


267. Break a leg (evil’s)! – Şeytanın bacağını kır!


268. Out of the blue! – Durup dururken.


269. It was totally out of the blue. – Tamamen beklenmedikti.


270. I agree: Aynı fikirdeyim, sana katılıyorum


271. I caught the last bus: Son otobüse yetiştim


272. I can’t help it: Benim elimde olan bir şey değil.


273. I could hardly speak: Zorlukla konuşabildim


274. I decline!: Reddediyorum


275. I don’t mean it: Onu demek istemedim, onu kasdetmedim.


276. I dont understand: Anlamadım


277. I doubt it: Ondan şüpheliyim, Ondan şüphe ederim.


278. I have a suprise for you: Senin için bir sürprizim var


279. I have no idea: Hiçbir fikrim yok


280. I have something to tell you: Sana söyleyeceğim bir şey var


281. I have the right to know: Bilmeye hakkım var


282. I just made it!: Şimdi yaptım.


283. I know all about it: Bütün ayrıntılarıyla biliyorum


284. I know what I said: Ne dediğimi biliyorum


285. I’ll arange everything: Herşeyi ayarlayacağım


286. I’ll back soon: Çok yakın zamanda geri döneceğim


287. I’ll be more careful: Daha dikkatli olacağım


288. I’ll be right there: Hemen geliyorum


289. I’ll have to try that: Bunu denemek zorundayım


290. I’ll fix you up: Sizinle ilgileneceğim


291. I’ll see to it: O işi hallederim ben.


292. I’m afraid that I have to go: Korkarım gitmem gerekiyor


293. I’m busy: Meşgulüm, yoğunum


294. I’m full: Tokum.


295. I’m his fan: Onun hayranıyım


296. I’m home: Evdeyim


297. I’m in a hurry!: Acelem var


298. I’m lost: Kayboldum.


299. I’m not sure I can do it: Yapabilir miyim emin değilim


300. I’m on a diet: Diyetteyim


301. I’m single: Bekârım


302. I’m so sorry about this: Bunun için çok üzgünüm.


303. I’m sorry: Özür dilerim, üzgünüm.


304. I’m sure: Eminim.


305. I’m sure of it: Ondan eminim.


306. I’m very proud of you: Seninle gurur duyuyorum.


307. I need to do this: Bunu yapmaya ihtiyacım var


308. I saw it with my own eyes: Kendi gözlerimle gördüm


309. I see: Anlıyorum.


310. I quit!: İstifa ediyorum, bırakıyorum, vazgeçiyorum.


311. I promise: Söz veririm


312. I think so: Sanırım öyle


313. In that case: Bu durumda


314. Is it true or false?: Doğru mu yanlış mı?


315. Is it yours?: Bu senin mi?


316. It doesn’t make sense: Bunun bir anlamı yok.


317. It doesn’t matter: Fark etmez.


318. It really takes time: Bu gerçekten zaman alır.


319. It’s fort he best: Böylesi daha iyi


320. It’s her field: En iyi o bilir, onun alanı


321. It’s none of your business: Üstünüze vazife değil, sizi alakadar etmez, sizi ilgilendirmez


322. It’s not a question of that: Mesele o değil


323. It’s a good idea: BU iyi bir fikir


324. It’s a long story: Uzun hikaye


325. It’s just what I need: Bu tam da ihtiyacım olan şey.


326. It’s not a good idea: Bu iyi bir fikir değil.


327. It’s no use complaining: Şikayet etmenin anlamı yok.


328. It’s ok: Herşey tamam, herşey yolunda.


329. It’s on the tip of my tongue: Dilimin ucunda


330. It’s too good to be ture: Gerçek olamayacak kadar iyi.


331. It’s up to you: Bu sana bağlı.


332. It’s very thoughtful of you: Çok düşüncelisin.


333. It’s your turn: Senin sıran.


334. It seems all right: Tamam gibi gözüküyor.


335. I was awake. – Uyanıktım.


336. Are you being helped? – Size bakan var mı (yardim ediliyor mu)?


337. Being unhappy won’t help you. – üzülmekle eline bir şey geçmez.


338. I do not like being told lie. – Bana yalan söylenilmesinden hoşlanmam.


339. Do not be scared of being different. – Farklı olmaktan korkmayın.


340. If I study, I don’t like being disturbed. – Çalışırken rahatsız edilmeyi sevmem.


341. It won’t bear your weight. – Senin ağırlığını kaldırmaz.


342. A hungry bear does not dance. – Aç ayı oynamaz.


343. I’ve become so tired. – Çok yoruldum.


344. When can I begin? – Ne zaman başlayabilirim?


345. When does the meeting begin? – Toplantı ne zaman başlıyor?


346. Which month does your school begin? – Okulun hangi ay başlıyor?

İLGİNİ ÇEKEBİLİR:  Aşk İlgiyle İlgilidir

347. What do you usually buy? – Genellikle ne satın alırsın?


348. May I buy you one cup of coffee? – Size bir kahve ısmarlayabilir miyim?


349. I can’t decide which to buy. – Hangisini alacağıma karar veremiyorum.


350. It’s cheap enough to buy. – Satın alınacak kadar ucuz.



351. Can I go? – Gidebilir miyim?


352. Can you hold? – Bekleyebilir misiniz?


353. I can go back. – Geri dönebilirim.


354. Can I help you? – Size yardım edebilir miyim?


355. Can I pay cash? – Nakit ödeyebilir miyim?


356. Can we charge it? – Kredi kartı ile alabilir miyiz?


357. What can I say? – Ne söyleyebilirim?


358. What can I say now? – Şimdi ne diyebilirim?


359. As you can see, .. – Görebildiğin üzere; Gördüğün(üz) gibi ..


360. I can’t breathe. – Nefes alamıyorum.


361. Can you help me? – Bana yardım edebilir misin?


362. What can happen? – Ne olabilir?


363. Can we go there? – Oraya gidebilir miyiz?


364. When can we meet? – Ne zaman görüşebiliriz?


365. When can you come? – Ne zaman gelebilirsin?


366. Where can I find it? – Nerede bulabilirim?


367. I can’t hear you. – Sizi duyamıyorum.


368. You can’t miss it. – Bulamamana imkan yok.


369. You can’t miss it. – Kaçırmana imkan yok.


370. Where can we meet? – Nerede görüşebiliriz?


371. Can we walk there? – Yürüyerek gidebilir miyiz?


372. Can I book a room? – Bir oda ayırabilir miyim?


373. Can I suggest this? – Size bunu önerebilir miyim?


374. You can bet on it! – Ne demezsin !


375. I’m what I can do. – Ne yapabiliyorsam oyum.


376. I wonder if you can. – Yapabilir misin merak ediyorum.


377. Anything we can do? – Yapabileceğimiz bir şey var mı?


378. You can go and ask. – Gidip sorabilirsiniz.


379. But how can that be? – Ama bu nasıl olabilir ki?


380. Can I call you back? – Seni daha sonra arayabilir miyim?


381. Anybody can do this. – Bunu kim olsa yapabilir.


382. Anything can happen? – Her şey olabilir.


383. How can I learn more? – Daha fazlasını nasıl öğrenebilirim?


384. This can’t be the end. – Bu son olamaz.


385. I’m doing well. – İyi gidiyor.


386. What are you doing? – Ne yapıyorsun?


387. What do you like doing? – Nelerden hoşlanırsınız?


388. I’m doing my homework. – Ödevimi yapıyorum.


389. What are you doing in there? – Orada ne arıyorsun?


390. What are you doing tonight? – Bu akşam ne yapıyorsun?


391. I’ll be doing my best. – Elimden geleni yapıyor olacağım


392. I’m above doing such things. – Öyle şeylere tenezzül etmem.


393. You are doing much better today. – Bugün çok daha iyisin.


394. I’m doing everything I should have. – Yapmam gereken her şeyi yapıyorum.


395. What do you think you’re doing? – Sen ne yaptığını zannediyorsun?


396. It seems that by doing this I’ve made a big mistake. – Bunu yapmakla büyük bir hata işlemişim.


397. Come find me. – Gel bul beni.


398. You should find a way out. – Çözüm bulman gerekir.


399. So, you’re just giving up? – Pes mi ediyorsun yani?


400. I’m giving up on everything. – Her şeyden vazgeçiyorum.


401. It’s getting late. – Saat geç olmaya başlıyor.


402. I’m getting angry. – Kızmaya başlıyorum.


403. I’m getting breakfast. – Kahvaltı yapıyorum.


404. I’m just getting started. – Daha yeni başlıyorum.


405. I hate getting up early. – Erken kalkmaktan nefret ediyorum.


406. It’s getting on my nerves. – Sinirlerime dokunuyor.


407. Aren’t we eating? – Yemiyor muyuz?


408. What are we eating? – Ne yiyoruz?


409. What are you drinking? – Ne içersiniz?


410. Going my way? – Yolumuz aynı mı?


411. How’s it going? – Nasıl gidiyor? Ne var ne yok?


412. What’s going on? – Sorun nedir?


413. It is going to rain – Yağmur yağacak.


414. Where are you going? – Nereye gidiyorsunuz?


415. How are things going? – İşler nasıl gidiyor?


416. It’s all going wrong. – Herşey ters gidiyor.


417. What’s going on there? – Neler oluyor orada?


418. Things are going well. – İşler iyi gidiyor.


419. I’m not going anywhere. – Hiçbir yere gitmiyorum.


420. It s going to carry on. – Bu böyle devam edecek.


421. Watch where you’re going. – Nereye gittiğine dikkat et.


422. I think I should be going. – Sanırım gitsem iyi olur.


423. It is going on four o’clock. – Saat dörde geliyor.


424. What about going to concert? – Konsere gitmeye ne dersin?


425. How about going to a movie? – Film izlemeye gidelim mi?


426. Whom are you going to invite? – Kimin davet edeceksin?


427. Is this really going to happen? – Bakalım bu iş olacak mı?


428. I’m not going to say it again. – Bunu bir daha söylemeyeceğim.


429. Continue anyway. – Devam et.


430. It doesn’t’ matter anyway. – Önemli değil zaten.


431. There’s nothing else better to do anyway. – Zaten yapacak daha iyi bir şey yok.


432. Follow you purpose. – Amacınıza sadık kalın.


433. You did it on purpose. – Bunu bilerek yaptın.


434. What’s the purpose of your visit? – Ziyaretinizin amacı nedir?


435. I will let you know as soon as I figure out. – Öğrenir öğrenmez seni bilgilendireceğim.


436. As plain as two and two make four. – İki kere ikinin dört etmesi kadar basit.


437. As plain as the nose on a man’s face. – Gün gibi ortada.


438. No charge. – Para istemez.


439. Give in charge. – işi kabul et.


440. Who is in charge? – Kim yetkili?


441. Charge before use. – Kullanmadan önce şarj ediniz.


442. Is there an admission charge? – Giriş ücreti var mı?


443. He is in charge of the office. – Ofisten o sorumlu.


444. How much do you charge per days? – Günlük tarife nedir?


445. With your favour. – Sayenizde.


446. Could you do me a favour please? –  Bana bir iyilik yapar mısın lütfen?


447. You have to confess everything. – Her şeyi itiraf etmeniz gerekir (etmelisiniz).


448. There’s no hope. – Hiç umut yok.


449. Hope this helps. – Umarım bu işini görür.


450. I hope you are well. – Umarım iyisindir.


451. All my hope is gone. – Bütün umudum yitip gitti.


452. Hope it passes soon. – İnşallah kısa zamanda geçer.


453. Hope to see you asap. – En kısa zamanda görüşmek dileğiyle.


454. I hope I could help you. – Umarım yardımcı olabilmişimdir.


455. Let us hope for the best. – Hayırlısı olsun.


456. I hope we will be on time. – Umarım yetişiriz.


457. I hope everything goes well. – Kolay gelsin.


458. I hope you feel better soon. – Umarım en kısa zamanda kendini daha iyi hissedersin.


459. She looks like a million bucks. (Çok sağlıklı görünüyor.)


460. I feel like a million dollars. (Kendimi çok iyi hissediyorum.)


461. I’m fresh as daisy. (Kendimi çok zinde hissediyorum.)


462. He’s healthy as a horse. (Sağlık durumu çok iyi)


463. You are fit as a fiddle. (Turp gibisin.)


464. She looks tired. (Yorgun gözüyüyor.)


465. You look like a hell. (Berbat görünüyorsun.)


466. He’s a sight. (Pasaklı görünüyor.)


467. You look like you’ve been to hell and back. (Çok paspal görünüyorsun.)


468. Are you all right.? (İyi misin?)


469. Do you feel all right? (Kendini iyi hissediyor musun?)


470. You look flushed. (Heyecanlı görünüyorsun.)


471. You look pale. (Solgun görünüyorsun.)


472. You are white as a ghost. (Hayalet gibi görünüyorsun.)


473. I am allergic to dogs. (Köpeklere alerjim var.)


474. I am allergic to polen. (Çiçektozlarına alerjim var.)


475. I have hayfever. (Saman nezlem var.)


476. My nose is stuffed up. (Burnum tıkalı.)


477. I can’t breathe. (Nefes alamıyorum.)


478. Bless you. (Çok yaşa)


479. My eyes are puffy. (Gözlerim şişmiş.)


480. I am sick. (Hastayım.)


481. I am sick as a dog. (Çok fena hastayım.)


482. I feel terrible. (Kendimi çok berbat bir halde hissediyorum.)


483. I feel sick to my stomach. (Midem bulanıyor.)


484. I feel nauseous. (Midem bulanıyor.)


485. I have a headache. (Başım ağrıyor.)


486. I have a migraine. (Migrenim var.)


487. I am so dizzy. (Başım çok fena dönüyor.)


488. I need a nap. (Biraz şekerleme yapmam lazım.)

İLGİNİ ÇEKEBİLİR:  Yalnız(lığ)ın E(v) Hali

489. My head is pounding. (Başım zonkluyor.)


490. Is it caching? (Bulaşıcı mı?)


491. Does it hurt when I touch? (Dokunduğumda acıyor mu?)


492. Have you had this problem before?


493. How long have you had this problem? (Ne zamandır bu şikayetiniz var?)


494. I have a pain in my back. (Sırtımda bir ağrı var.)


495. My ankle is swollen. (Bileğim şiş.)


496. I am bleeding. (Kan kaybediyorum.)


497. I feel weak. (Kendimi güçsüz hissediyorum.)


498. It hurst after I eat. (Yemekten sonra ağrıyor.)


499. I have been throwing up. (Kusuyorum.)


500. I lose my dinner. (Kusuyorum.)



501. I am really sleepy. (Çok uykusuzum.)


502. I need a room please? (Bir oda rica edecektim?)


503. I need a room with a single bed. (Tek yataklı bir oda istiyorum.)


504. I need a room with a double bed. (Çift kişilik bir oda istiyorum.)


505. Do you have any singles? (Tek kişilik odanız var mı?)


506. Do you have any vacancies? (Boş yeriniz var mı?)


507. A double, please? (Çift kişilik bir oda lütfen?)


508. A room with a bath, please. (Banyolu bir oda lütfen)


509. Can I reserve a room? (Bir oda ayırabilir miyim?)


510. Can I book a room? (Bir oda ayırabilir miyim?)


511. I have a reservation. (Rezervasyon yaptırmıştım.)


512. Double occupancy, please. (İki kişilik bir oda lütfen.)


513. I need a room with two single beds. (İki ayrı yataklı bir oda istiyorum.)


514. I need a room with a double bed. (İki kişilik yataklı bir oda istiyorum.)


515. We will need a crib for the baby. (Bebek için bir karyola istiyoruz.)


516. Would you like a room with a view of the swimming pool? (Yüzme havuzu manzaralı bir oda istermiydiniz?)


517. Would you prefer a non-smoking room? (Sigara içilmeyen bir oda ister miydiniz?)


518. I’d like a room at the front. (Ön tarafa bakan bir oda istiyorum.)


519. I’d like a room at the rear. (Arka tarafta bir oda istiyorum.)


520. I’d like a room with a view of the sea. (Deniz manzaralı bir oda istiyorum.)


521. I’d like a room for the week. (Haftalık bir oda istiyorum.)


522. I’d like a wake-up call, please. (Uyandırma servisi istiyorum.)


523. Where is the ice-machine? (Buz makinesi nerede?)


524. Do you have a pool? (Havuzunuz var mı?)


525. What are the rates? (Ücretler nasıl?)


526. Is there a restaurant? (Lokanta var mı?)


527. Are pets allowed? (Evcil hayvanlar kabul ediliyor mu?)


528. When’s the check-out? (Odayı ne zaman boşaltırsınız?)


529. I need to check out. (Ayrılmak istiyorum.)


530. I’d like a receipt. (Makbuz rica edebilir miyim?)


531. Is it direct? (Direk mi?)


532. Is there a layover? (Mola var mı)


533. Do we stop for the meals? (Yemek molası verilecek mi?)


534. Can I check my baggage through? (Bagajımı emanete bırakabilir miyim?)


535. Can I reserve a seat in advance? (Önceden yer rezervasyonu yapabilir miyim?)


536. Is the bus on time? (Otobüs zamanında hareket edecek mi?)


537. Is anyone sitting here? (Burada kimse oturuyor mu?)


538. What is the fare? (Ücret ne kadar?)


539. Could I have a transfer, please? (Bir transfer bileti alabilir miyim?)


540. Does this bus go to downtown? (Bu otobüs şehir merkezine gidiyor mu acaba?)


541. How far does this bus go? (Bu otobüs nereye kadar gidiyor?)


542. Could you let me know when we get to Aksaray? (Aksaraya geldiğimizde bana haber verebilir misiniz?)


543. Can you tell me where to get off? (İneceğim yeri bana söyleyebilir misiniz?)


544. Move to the rear, please? (Arkaya ilerleyin, lütfen?)


545. A table for two, please (İki kişilik bir masa lütfen)


546. I’d like a non-smoking table for four (Sigara içilmeyen bölümden dört kişilik bir masa lüften)


547. I have a reservation (Rezervasyon yaptırmıştık)


548. Do you have a non-smoking section? (Sigara içilmeyen bölümünüz var mı?)


549. Another party will be sitting here? (Buraya bir grup daha gelecek)


550. Excuse me, can you come here for a second? (Afedersiniz, bir saniye bakar mısınız?)


551. Could I see menu please? (Menüyü görebilir miyim lütfen?)


552. We haven’t decided what to order yet (Henüz ne sipariş edeceğimize karar vermedik)


553. We need more minutes to decide (Karar vermek için birkaç dakikaya ihtiyacımız var)


554. We’re ready to order (Sipariş verebiliriz)


555. Can you take our orders, please? (Sipariş alabilir misiniz lütfen?)


556. What are the specials? (Spesiyaliteler neler?)


557. What would you suggest? (Ne yememizi önerirsiniz?)


558. What’s the soup of the day? (Günün çorbası ne?)


559. Do you have vegetariam dishes? (Vejeteryan yemekleriniz var mı?)


560. May I have a burger and fries? ( Hamburger ve patates kızartması alabilir miyim?)


561. Give me a hot dog with the works (Herşeyi yanında bir sosisli lütfen)


562. I’ll have a burger with everything (Herşeyi yanında bir hamburger)


563. Can I have a small soda, please? (Bir ufak soda alabilir miyim lütfen?)


564. No ketchup (Ketçap olmasın)


565. No onions (Soğan koymayın)


566. Go easy on the onions (Soğanı fazla koymayın)


567. Take it easy on the ketchup (Ketçapı fazla olmasın)


568. To go please (Paket olsun, lütfen)


569. For here, please (Burada yiyeceğim)


570. I’ll eat it here (Burada yiyeceğim)


571. I’d like an espresso (Bir espresso istiyorum)


572. I’d like a mineral water (Bir maden suyu istiyorum)


573. Just coffee for the moment (Şimdilik bir tane kahve)


574. Can you get me a glass of water? (Bir bardak su getirebilir misiniz?)


575. What kind of dressings do you have? (Ne tür soslarınız var?)


576. I’d like my steak well done (Bifteğimi çok pişmiş istiyorum)


577. I’d like my steak rare (Biftek az pişmiş olsun)


578. I’d like my steak medium (Biftek orta pişsin)


579. Can I get it rare? (Az pişmiş olabilir mi?


580. Could I have some more bread, please? (Biraz daha ekmek alabilir miyim lütfen?)


581. This meat is too fatty (Bu et çok yağlı)


582. The meat is too tough (Et çok sert)


583. This meal isn’t fresh (Bu yemek taze değil)


584. This soup is cold (Bu çorba soğuk)


585. Could I speak to the manager, please? (Yöneticiyle görüşebilir miyim?)


586. I couldn’t eat this. Could you wrap it, please? (Bunu yiyemedim. Paket yaparmısınız lüften?)


587. I’d like to take the rest (Geri kalanını götürmek istiyorum)


588. Could I have the bill, please? (Hesabı alabilir miyim?)


589. Check, please? (Hesap, lütfen)


590. Seperate checks, please? (Hesabı ayrı alın)


591. All together (Hepsini birlikte alın)


592. Do I pay you or the cashier? (Size mi ödeyeceğiz, kasaya mı?)


593. May I have a receipt, please? (Fiş alabilir miyim lütfen?)


594. There seems to be a mistake (Bir yanlışlık var gibi gözüküyor)


595. Does this include the tip? (Bunun içinde bahşiş dahil mi?)


596. Keep the change (Üstü kalsın)


597. Is there somewhere we could wash our hands? (Ellerimizi yıkayabileceğimiz bir yer var mı acaba?)


598. Mind if I smoke? (Sigara içmemin bir sakıncası var mı?)


599. It’s rush hour. I can’t go to the airport now. (Şu an trafik çok kötü. Havaalanına gidemem)


600. To the airport and please be quick! (Havaalanına gidiyoruz, lütfen çok acele edin!)


601. The train station and make it quick! (Tren istasyonuna çek ve acele et!)


602. Slow down! (Yavaşla!)


603. There is no need to hurry (Acele etmemize gerek yok)


604. Please drive safely (Lütfen aracı emniyetli bir şekilde sür)


605. Is smoking allowed? (Sigara içiliyor mu?)


606. I’m allergic to smoke (Sigaraya karşı alerjim var)


607. Do you have change for twenty? (Yirmi dolar bozuğun var mı?)


608. Keep the change! (Üstü kalsın)


609. I want a receipt (Fiş istiyorum)


610. Watch out! (Dikkat et!)


611. Look out! (Dikkatli ol!)


612. We’ve missed the exit (Çıkışı kaçırdık)


613. We’re lost (Kaybolduk)


614. Are you bringing anything into the country with you? (Yanınızda ülkeye birşey sokuyor musunuz?)


615. How much currency are you bringing into the country? (Ülkeye ne kadar para getiriyorsunuz?)


616. Do you have anything to declare? (Gümrüğe tabi birşeyiniz var mı?)


617. May I see your passport? (Pasaportunuzu görebilir miyim?)


618. Do you have your visa? (Vizeniz var mı?)


619. Please place your suitcases on the table (Lütfen çantalarınızı masanın üstüne koyun)


620. We should examine your purse (Cüzdanınızı incelememiz gerekiyor)


621. What’s the nature of your trip? (Seyahatinizin içeriği nedir?


622. What’s the purpose of your visit? (Ziyaretinizin amacı nedir?)


623. How long do you plan on staying? (Ne kadar kalmayı planlıyorsunuz?)


624. I’d like to make withdrawal. (Para çekmek istiyorum.)


625. I’d like to file a complaint. (Bir şikayette bulunmak istiyorum.)