Kadın Papa Joan Skandalı
Leydiyiz en centılmıns, selamlar. Kulağınıza belki daha önce bir yerde çalınmıştır. Yüzyıllardır Kardinaller yeni Papa’ larını seçtiklerinde Papa’yı alt kısmı delik bir sandalyeye oturtup testislerinin olup olmadığını kontrol ederler. Peki bu kadar ciddî bir makamın güya gençliklerini dünya nimetlerinden el-etek çekerek geçirmiş bu cübbeli ve külahlı kardinalleri yüzyıllardır bunu neden yapmaktadır ya da bu gelenek nerden doğmuştur?
Öğrenci ve dinleyicileri arasında büyük üstadlar olan, bilgisi ile şehir içinde sivrilen Joan, 853’te ölen Dördüncü Leo’dan sonra Papalık için seçiliyor. “Sekizinci John” adını alan ve iki sene beş ay dört gün boyunca Papalık tahtında oturan Joan , tarihe “Roma halkını bir erkek gibi yönetmiş arsız bir orospu” olarak geçiyor. Bu kadın Papa’ nın hizmetkârlarından biri ile gönül ilişkisi vardır ve sevgilisinden hamile kalmıştır. Hamileliğini doğurana kadar gizlemeyi başaran Kadın Papa 855 yılında Aziz Petrus Kilisesi’nin dışında kortej halinde yapılan bir âyin sırasında, sokağın ortasında sancıları başlar ve herkesin gözü önünde doğuruverir. -Kendilerinin gizli saklı bir ton ilişkisi ve gayri-meşru çocuğu yokmuş gibi- neye uğradıklarını şaşıran Kardinaller hem Joan’ı hem de yeni doğmuş çocuğunu taşlayarak oracıkta öldürür.
Hemen öldürdükleri yere gömdükten sonra üzerine mermer döküp yanıbaşına bir anne ile çocuğunu gösteren bir de heykel yaparlar. Buraya dikilen mezar taşında “Petre, Pater Patrum, Papisse Prodito Partum” (Baba, babaların babası, Kadın Papanın çocuk doğurma ihaneti) yazdığı ileri sürülmektedir. Papalar geleneksel ayinleri esnasında Romada yürürken daima bu noktada caddeden dönerler, bunun olaya duyulan nefretten dolayı yapıldığına inanılmaktadır. Adı, hem kadın cinsiyetinden, hem de olayın çirkinliğinden dolayı, papalar listesinde yer almamaktadır.
Bu konuyla ilgili birçok söylenti var. 9. yy da olan ve beraberinde çağdaş hiçbir yazılı kayıt bulunmayan bu fantastik olay sizce gerçekleşmiş midir bilmem ama ben gerçekleştiğini düşünüyorum. Çünkü mesela yaşamı bilinen Azize Hildegund, var. Azizenin bir kadın olduğunun anlaşıldığı 1188 yılındaki ölümüne kadar bir manastırda erkek kılığında yaşamış. Tevrat, travestismi çok kötü olarak kabul ettiği için bu manastır için bir skandaldı ve bu daha sonra azize giydiği erkek giysilerini çıkarmayı red ettiği için Joan of Arc’ ın (Jan Dark) suçlanmasında kullanıldı.
Kadın papanın varlığı ilk kez yaklaşık MS. 1250 de rahip Jean de Mally’ in el yazmalarında ortaya çıkmış, yüzyıllardan günümüze filmlere konu olmuştur. Konuyla ilgili Pope Joan filmini izlemek isteyenler resme tıklayarak linke ulaşabilirler.
Film Linki Buradadır. |
Ve soruyorum sizlere: Hayatın her evresinde karşımıza çıkan cinsiyete dayalı ayrımcılık hakkında siz ne düşünüyorsunuz ? Neden tektanrılı üç dinde de Tanrı ve aracıları açık ya da kapalı biçimde erkek olarak simgelenmektedir? Neden biyolojik yeniden üretim değersizleştirilmiş ve böylece kadınlar düşük bir statüye yerleştirilmiştir?
Yine döktürmüşsünüz efenim. Ayıla bayıla okuduğum bir yazı olmuştu. Merakla diğer yazılarınızı bekliyoruz. Sevgiler.
Kadın-erkek eşitsizliğine İslamiyet Kur’an aracılığıyla farklı yaradılışta olduklarını söyleyerek bir ‘cevap’(?) getirmiş ki bana göre(!) her bakımdan yetersiz ve kabul edilemez olan bu cevap(?) tarihin ilk çağlarından beri kendilerini her alanda kanıtlamış binlerce kadın da kadın-erkek eşitsizliğinin ne kadar yanlış bir tutum olduğunu defalarca ortaya koymuş olup, ya V A H Ş İ C E öldürülmüş ya da çeşitli işkencelere maruz bırakılıp sindirilmeye çalışmıştır. Tıpkı Joan gibi… İnsanlık tarihinin en başına gittiğimizde klanların lideri konumundakilerin kadınlar olduğunun saptanmasıyla beraber, kadının toplumda oynadığı rol büyüktür, çok yönlüdür. Buradan “Kahrolsun erkek egemenliğinin kadını ezdiği toplum düzeni” diyor ve ek olarak “Kadın cinayetlerine hayır!” diye eklemek istiyorum. Elinize sağlık, yazını fevkalade. Bugün de bir şeyler öğrendim sayenizde, teşekkür ederim
Konuk yazarları kabul etmeye başladığınızdan beri her gün okuyabildiğim yazılarınızı özlüyorum Salomé Hanım. Ama konuk yazarlara da yazdığım gibi çok beğeniyorum yazıları. Tebrik ederim, güzel bir proje. Ayrıca bloğunuz çok başarılı gidiyor, yeni olmasına rağmen. Eminim çok daha büyük başarılar elde edeceksiniz. Bunun yanı sıra çok da ilgi çekici konular seçiyorsunuz, bence farkınızı burada ortaya koyuyorsunuz. Üslubunuz, samimi bir arkadaşımla sohbet ediyormuşum gibi hissettiriyor ve bu da bir yazarın ulaşmak isteyeceği en güzel noktadır fikrimce. Yazınızı yine bir solukta okumuş olmakla birlikte, Papa Joan ve yeni doğmuş bebeğinin taşlandığını okuduğum satırlarda içime oturdu ki maalesef günümüzde hâlâ devam eden kadın cinayetlerine, kadının toplumda ikinci plana atıldığına emsal bir yayım olmuş. Evet, yazılarınızda toplumsal konulara tarihi olaylardan yararlanarak değinmeniz de sizin başarınız, yeteğiniz, zekanızdır sayın Cizrawî. Kaleminize sağlık :))
Kadın toplumun şiddetle karşı çıktığını bile bile, toplumun ahlak kurallarına ters düşerek çocuk sahibi oluyor ve sütten çıkma ak kaşık olarak anlatıyorsunuz, öyle mi? :))
Joan'ın geldiği nokta o kadar yuksekteki hem aristokratlari hem de halkı yönetebilecek bütün kudreti kendisinde var….
Joan'ın çocukluğundan genç kız olduğu döneme kadar elbette cinsiyet ayrımına erkek hegemonyasının en katı kurallarına ve kardinallerin, papanın bile cirkinlestigi olaylara tanık olmuş ve yasamış birisi koyduğu hedef doğrultusunda da kadin ve erkeğin hünerlerini kullandığı aşikar
O kadar iktisadi eğitim almasina rağmen yinede kadınlarla ilgili hiçbir fikir düşünceye değmemiş ve topluma yansitmamis bile. 🤔🤔🤔
Evet.
Senelerce erkek karakterini canlandırmış ve bir ask ilişkisinden hamile kalmış Ve doğumu anıden halkin bulunduğu yerde taşlanarak oldurulmus bu kadar yetkin bir kimse bu olayları elbette hakim olunması gereken ve bunu görüp bir şeyler yapması gerek yine de bulunduğu konumu despotluk içinde yürütmüş hiçbir farklılık yaratmamis
Tek tanrılı din olsun, çok tanrılı din olsun bence tarihe baktığımızda sistemsel olarak kadınlar her zaman dışlanmış ve de itibarsızlaştırılmıştır. Bence bu klasik eril zihniyet ürünüdür ve eril zihniyetli erkeklerin doğada, savaşta, yönetimde erkek gücünün tanrılaştırılması da en büyük etkendir. İnsanlık tarihininin başlangıcından imparatorluk dönemine kadarki süreçte ve sonrasında dahi erkeğin içgüdüsel olarak – ki bunu vahşi yaşam hayvanlarda da görüyoruz- tanrı tarafından kadından üstün olduğuna inanmak istemişlerdir. Velhasıl-ı kelam, gelecek geçmişten çok daha güzel olacaktır.
Joan her türlü kadın duygularına sahip ( erkek kılığında kendisini yıllarca gizlemiş papa olmus, bununla da yetinmeyip öyle çetrefilli bir toplulukta karşı cins ile ilişkisi olmuş ve neredeyse başarmak uzereymis ((yöneticilik yapmış 2 sene boyunca)))
Yani dönemin kadınları hakkında bir fikir bir düşünceyi aşılamayı basarsaydi ki adı bile geçmeyen papalık defterinde düşünün bulunduğu yy olumlu yönde neler gelismezdiki gunumuze kadar ben bu yorumlari ( kadın gördüğü eğitim ve cesareti açısından degerlendiriyorum)
😁
Sayın blogger, iki haftadır keşfettiğim bloğunuz favorim. Her yazıyı bir kitap okurmuş gibi okuyorum ve bunu sanal ortamda başarabilmek çok büyük bir şey. Ellerinize ve emeğinize sağlık. Siz de bir kadın olarak blog dünyasına hoş geldiniz efendim :))) Sorduğunuz soruyla ilgili gelecek cevapları ben de merak ediyor ve sabırsızlıkla bekliyorum. Saygılar, hürmetler
Yaşasın tam eşitlikçi toplumlar efenim, başarilaarr.
Sen gel, kadın olmana rağmen erkek gibi davranmanın, yaşamanın, okumanın, mücadele etmenin öyle bir dönemde ne kadar zor olduğunu tahmin bile edemeyecek insanlar gelsin çok da bişey başarmamış desin. Oldu, tamam.
Feminikler gelmeden yazıyı çok beğendiğimi söyleyeyim de kaçayım hemen. Yüreğinize sağlık hanımefendi.
Tanrı’nın ve elçilerinin erkeğe benzetme durumu sanırım en çok yahudi kültüründe var. Şimdi gelin size gerçek İslam’daki tanrı ve elçileri üzerine bir kaç zihin açan yorumda bulunayım: islama gerçek manada inanmış biri şunu çok iyi bilir ki Allah zaman ve mekandan münezzehtir onun ne bir sıfatı nede bir cinsiyeti vardır burda gördüklerimiz onun yansımasıdır. meleklerse Nurdan yaratılmıştır yani yine hiç bir cinsiyette tabi değildir.. Not;(Şeytanın melek olduğu yalandır) Allah insanı suretinde yaratmıştır cümlesi islamla bağdaşmayan tamamen Yunan mitolojisinde bahsi geçen Zeus’un insanı süretinden yaratmıştır yalanıdır..
Tarım toplumuna dönüştükten sonra anatanrıcı doğa kültü savaşlarla beraber yerini sosyoekonomik hegemonyayı biçimlendiren elit- yöneticiler tanrılarını erkekleştirmeye başlamıştır.
Eğer bir tanrı varsa o da kadındır. Kendine yakın bir tanrı yaratıp izin verdiği kadari ile diğer tanrının bizimle oyun oynamasını zevkle izliyordur.
Tanriya çekirdek vermeyip Ona haddini bildir.
Açılın ben ilahiyatçıyım!
JaxkösflslflslflsöföslflsorlwmrşwşfsşdlAhahashhahsahhssfwkföwlfksmfm
Yine mükemmel bir yazı ve sonrasında efsane bir muhabbet.
Kahramanlık kavramı; ilk insanlardan bu yana, efsanelerde, mitlerde, masallarda, anlatılarda, filimlerde rahim ile örtüşerek kişinin eşini, evladını, komşusunu doyurmak için yonttuğu bir kap ile algılasaymış zihinlerimiz, fikrimiz öyle şekillenseymiş; yağmur sularını biriktirdiği, yemişleri toplayıp evladına götürdüğü, doyurduğu, beslediği… Muhakkak tanrıyı kadın olarak algılardık, merhametle kucaklayan, doyuran, doğuran, var eden, koruyan, kollayan;
ama kahramanlığı; ağaçtan, taştan yontulup yapılan delici kesici bir savaş aleti olarak algılıyor, izliyor, anlıyor ve anlatıyoruz, her yerde kan ve kahramanlar hep savaşçı, delici, biçici ve bu durumda da zihnimizdeki tanrı erkek.
Herkesin zihnindeki tanrı farklıdır, o bana göre cinsiyetsiz çılgın bir bilim adamı. Bakın bilim bile adamlı. Ne deyim? Sözün bittiği nokta. Sözüm bitti nokta.
Elif Hanım, ne güzel anlatmışsınız. 🌼
Merhabalar… hikaye muazzam anlatılmış yine.. tebrikler Salome.. ek olarak katılacak hiçbir nokta bırakılmamış denilebilir bana göre bu hikaye hiç yaşanmamıştır.. zira dönemin hiçbir tarihçisi bu ablamızdan bahsetmemiştir.. Ionna (papa joan) ablamız olayından daha beterini kaydeden papalık emin olun osursalar not edip mahzene saklarlardı.. misal IX. Benedictus abimiz.. bu abimiz Petrus’un makamına utanç getiren olarak bilinir.. papalık makamınsa seks partileri mi dersin.. kendisinin eşcinsel oluşumu dersin.. (homofobik değiliz.. makamın bakış açısına istinaden söyledik) ha bi de bu abimiz 20 yaşında iken baba parası ile makamı resmen satın alarak papa olmuştur.. her neyse hikaye güzel ama.. 12. Yy da Avrupa’da bazı kesimler Katolikliğin baskıcı, radikal, ve despot mezhep tutumundan bıkmış haldeydi.. özellikle dönemin sanatçıları bundan çok çekiyordu.. 13 yy sanatçıları papalığın pisliklerini halka anlatma girişimine başlamışlardı. Bu ilk başlarda hiciv ile yapılıyor. Sonra gravürlere döküldü.. ki zaten bu baskıcı despot mezhep sonrasında M.Luther abimiz ile beraber karşıtını doğuracaktı. Protestanlık öncesi gelişen olayların parodilerinden biri yani.. bir katilin 12 cinayeti varsa 13. Cinayeti siz ekleyin, bu daha fazla kitle çekecektir.. olay bu yani..
Gelgelelim hikayenin asıl noktasına. Asıl soruya.. ne yazık ki dünya sermayesinin %80’den fazlasını erkek hegemonya elinde tutmaktadır.. emeğin cinsiyetinin olmamasına karşın, kadın emeği hafife alınmakta ve eşit emeğe eşit maaşlar uygulanmamaktır.. 1857 de emekçi kadın direnişinin ilk meşalesini taşıyan 120 cesur kadına selam olsun.. ki bu uğurda grev alanında can verdiler..
Soru içerisindeki diğer soruyu kaçırmadım değil herkesin bildiği kimsenin gerçekte tam bilemediği din tartışmalarına girmeyi planlamıyorum erken uyumam lazım.. sadece anekdot “kuranın hiç bir kelimesinde Allah erkektir lafı geçmez, insana ait tüm vasıflardan münezzehtir..” sizin için diyorum bunu, burada ahkam kesim derken kendi dininize göre şirke girmeyin yani bana sorarsanız nedeni Lilith’de gizlidir Lilith annemize de selam olsun.. iyi geceler efendim
Baran, yorum için çok teşekkür ederim. Ben olayın gerçekleştiğini düşünenlerdenim çünkü bununla ilgili birçok kanıt var. Vatikan tarihî evet benim de belirttiğim gibi zaten skandallarla dolu. O dünya nimetlerinden el etek çekmiş görününen yüce babalar neler yapmamış ki!
Mesela, Sergius'un gayrımeşru oğlu 11. John, Papa olduğunda henüz 18 yaşındaydı. Sekiz yıl devam eden papalığı sırasında babasının metresiyle aşk yaşadı, yeğenleriyle ilişkiye girdi ve kendisini eleştiren bir papaz yamağının cinsel organını kestirdi. 963 Kasım'ında Roma'daki Aziz Petrus Kilisesi'nde biraraya gelen 50 kadar kardinal, Papa'yı kutsal kavramlara saygısızlıkla, makamını satın almakla, yalan yere yemin etmekle, cinayetle ve zina ile suçlayıp azlettiler.
Senin de dediğin gibi, daha neler var neler.