Kafası Güzel Şarkılar: Tame Impala
Bu hafta iş açısından yoğun olduğumdan, sizleri egzistensiyalist psikozlara sokan imgelemlerle dolu yazılar yazamayacağım. Kahroldunuz biliyorum, çok da umrunuzdaydı. Daha çok kitap, müzik konuşacağız, varsa konuk olmak isteyen, buyursunlar efem.
Müzikte son yıllarda takip edilemeyecek hızda bir üretimin gerçekleştiği ve bugün dinlenenin yarın unutulduğu malumunuz. Güzel şeyleri paylaşmak sevaptır muhterem kardeşlerim, unutturmayalım, canlı tutalım.
Tame Impala ile üniversitenin ikinci – üçüncü yılında tanıştım sanırım. Kendi isimlerini taşıyan ilk EP’lerini yayınladıkları 2008’de değil, 2010’da gelen ‘Innerspeaker’ ile. İlk dinleyişte insana 70’ler 80’ler havası veren, genel kanıya göre The Beatles, John Lennon havası taşıyan müzikler. Neo – Psychedelic Rock denilen, içerisinde disko, R&B ve synthpop (
Tame Impala’ dan Avustralyalı psychedelic rock grubu diye söz ediliyor ama Tame Impala, esas olarak bir grup değil. Kevin Parker isminde Avustralyalı bir müzisyenin bütün enstrümanları evinde kendisinin çaldığı, bestelerini kendisinin yaptığı ve kaydettiği bir proje. Anlayacağınız, bass, gitar, synth, vokal, bateri/ritim, söz, prodüksiyon komple Kevin Parker hazretleri. Konserlerde birlikte sahne aldığı diğer müzisyenler, Kevin Parker’e sadece konserler için eşlik ediyorlar. Hatta yanılmıyorsam, konserlerinde eşlik eden basçısı, davulcusu ayrı ayrı solo albüm çıkardılar.
Uyuşturucu etkisi yapan kafası güzel şarkılar dedim, dinleyince hak vereceksinizdir. İnsan kendisini uzay boşluğunda, elinde birasıyla salınıyormuş gibi hissediyor. Bestelerin şok etme değeri yüksek olsun diye o akordan bu akora radikal sıçramalar yapılmasına hiç gerek yok. Bknz. John Lennon, mis.
“Lonerism” albümleri çok beğenilmesine rağmen, hakkında “Psychedelic Rock müzik yerini yavaş yavaş pop müziğe bırakıyor.” şeklinde eleştiriler yazıldı, çizildi. Hemen her müzisyen 4 bar’lık akılda kalıcı gitar riff’i yazabilir, mesele üzerine ne katıldığında. Bence, Tame Impala’ ya overrated diyen de halt yer, yeni The Beatles, Pink Floyd diyen de ama synthpop açısından Depeche Mode tarih oldu diyenlere az biraz katılıyorum.
Kevin Parker, “Hoşuma giden bir şey duyduğumda ya da bir akor atlaması bana bir duygu yaşattığında kendimi bunun nedenini bulmak zorunda hissediyorum.” diyor. Enteresandır, Yes I’m Changing şarkısı umutlu sözleri ve armonilerine rağmen son yılların en hüzünlü şarkısı oldu. Peki biz Kevin gibi bunun nedenini düşündük mü? Tabii ki hayır. Yes I’m Changing’ i Fransız müzisyen sevgilisi Melody Prochet ile ayrılıklarının ardından yazmış.
Arise and walk, come through
kalk ve yürü, kendini toparla
A world beyond that door is calling out for you
bu kapının ötesinde bir dünya seni çağırıyor
Bee Gees parçası ‘Staying Alive’ de aslında melankolik bir şarkı, bakınız:
I’ve been kicked around since I was born
But now it’s all right, that’s okay
Doğduğumdan beri itilip kakıldım
Ama şimdi geçti, bir şey yok
Whether you’re a brother or whether you’re a mother
You’re stayin’ alive, stayin’ alive
Feel the city breakin’ and everybody shakin’
I’m a-stayin’ alive, stayin’ alive
Kardeş ol anne ol farketmez
Hayatta kalıyorsun, kalıyorsun
Kırılan şehri ve titreyen insanları hisset
Hayatta kalıyorum, kalıyorum
Life goin’ nowhere, somebody help me
Somebody help me, yeah
Hayat hiçbir yere gitmiyor, biri bana yardım etsin
Biri bana yardım etsin, yeeeeeeeeaaağğh
Gördüğünüz gibi aslında melankolik olan bir şarkıda kopuyor, umutlu olan bir şarkıda ise hüzünleniyormuşuz. Parker’ in sözlerini bir düşünelim.
Lonerism albümü, Grammy Ödülleri’nde “En İyi Alternatif Müzik Albümü” ödülüne aday gösterildi, herkes çok sevdi. Aksine benim favorim, Currents albümü.
Yes, I’m Changing haricinde, Let It Happen’de disco-rock var. Cause I’m A Man şarkısının ise daha funk, daha melodik bir yanı var. Bu şarkıya animasyon bir klip hazırlanmıştı, şarkı yayınlandıktan sonra bir grup kadın hakları savunucusu, şarkının sözlerinden dolayı Kevin Parker’i seksist ve hatta mizojinist olduğu konusunda eleştiri yağmuruna tutmuştu.
Parker, albümlerinin illegal yollarla indirilmesinin hiç sorun olmadığını, müziğin ücretsiz olmasının onu ucuzlaştırmayacağını söylüyor, canım benim. Lady Gaga, Mark Ronson çalışmalarında da Parker imzasına rastlarsınız. Travis Scott için yaptığı “Skeletons” beatine de bir kulak verebilirsiniz.
Zevk ve tercih meselesi elbette ama ben severek dinliyorum. Geçen söz ettiğim Mashrou’ Leila’ nın Ibn El Leil (Remixes) albümünü de çok severek dinliyorum, gerçi ben onların her şeyini seviyorum, en çok Hamed Sinno’ yu. Bu yaz gözlerimi kapatıp uzay boşluğunda salınarak Kevin Parker’i canlı dinlemek ümidiyle. İyi geceler, iyi dinlemeler.
“Psyhdelia bir janr değildir, bir hissiyat meselesidir, teninin dışına taşabildiğin yerdir”
Tame Impala Spotify
Tame Impala’ya overrated diyenin çekiç-örs-üzengi üçlüsünden şüphe ederim . “New Person, Same Old Mistakes” şarkısı da benden güzel Salome’me armağan olsun.
Daha önce Tame Impala grubunu duymuştum. Bende grup sananlardandım. Oysaki Kevın Parker’ın bir projesi olduğunu bilmiyordum. Currents albümü gerçekten harikulade ama Yes I’m Changing yeni favorilerim arasında yerini almış bulunmakta. Teşekkürler salome yine ve yeniden aydınlattın bizi. Öperim.
Depeche mode tarih olamaz, olsa da kalbimizde yaşayacaktır. 🙈