Kürdler Ne Zaman Uzaya Çıkacak?
“Benden çok önce gelen bilginlerin kitaplarını ve takipçilerinin çalışmalarını gözden geçirdim… Bu ince ve zor yolda ilerlemek için ısrarla uğraşmaya başlayınca, bu kıymetli fende öne çıktım. Sonra, kendime ve yaptıklarıma şüphe ile baktım. Güzel hikmetlerin çeşitli yönlerini keşfetmek için gayret sahiplerinin yardım kolları bana uzandı… Çalıştığım gecelerin mehtabı doğdu…”
Cezerî’nin Önsözünden
Doyumluk değil, tadımlık. Kelimelerle ne kadar tattırabiliriz, ondan da emin değilim. Ama bir yerden başlamak gerekiyordu, başlıyoruz.
Da Vinci’yi duymayanımız yoktur. İbn-i Sina’yı da. Peki ya Cezerî’ yi? Sanayi devrimine zemin hazırlayan, bilimi sanatla buluşturan, farklı kültürleri ustalıkla yoğuran, eserlerini sırlar ve şifrelerle kuran, tarihe damgasını vuran Kürd. Mühendisliğin doruğuna çıkan, robotların, otomasyonun, mekanik ve sibernetik bilimlerinin temelini atan kişi.
Yıllar önce, hakkında yazılanları okumuştum. Hatta lisede, çıkardığımız okul gazetesine kendisiyle ilgili bir araştırma yazısı da yazmıştım. İtiraf etmeliyim: Şubat ayında İstanbul’da düzenlenen “Cezerî’nin Olağanüstü Makineleri” sergisini gezene kadar bu denli etkilenmemiştim.
Görmek gerçekten bambaşka, görülen şey orijinalin bir gölgesi veya kopyası olsa da. İCM, Cezerî’nin bilim ve sanat harikası makinelerinin pek de estetik olmayan birer kopyasını yapmış. Sistemin nasıl çalıştığını yazıyla değil, şekille görünce hayran olmamak elde değil. Buyrun, küçük bir yolculuk yapalım:
850 sene öncesinin dünyasında bir konağa giriyoruz! Ve önümüzde, insan görünümünden farkı olmayan bir robot beliriyor. Elindeki balığın ağzından kadehimize dilediğimiz içeceği dolduruyor.
Bu, tarihin ilk insansı robotu. İnsana benzeyen ve insan davranışlarını yerine getiren bir android. Başlığının altındaki delikten göğsüne dolan içecek, balığın başını eğmesiyle ağzından ikram olarak bize sunuluyor. Boş kadeh yerine konuldukça, bu işlem yedi buçuk dakikada bir tekrarlanıyor.
İnsan beynine alınan bilginin yürekte işlenerek ikramını sembolize ediyor adeta. Balık, deryanın bilinçaltını ve bilincin derinliklerini sembolize eden sonsuz gizem.
Biraz ilerliyoruz ve karşımıza, insan şeklinde bir başka robot düzeneği (robot dediysek, öyle sert ve soğuk bir şey değil), bir elinde kapağına kuş kondurulmuş bir ibrik çıkıyor. İbriğin ağız lülesi, ejderha şeklinde. Diğer elinde bir havlu. Önce, ibriğin tepesindeki kuş ötüyor. Ötüşü bitince, ibrikten elimize su döküyor. El-yüz yıkama bittikten sonra, diğer eliyle havlu uzatıyor. Yanlış okumadınız, uzatıyor.
Biraz daha ileride; insan şeklinde, kasa aksamı olmadan kendi başına ayakta duran bir robotun elindeki şişeyle kadehini doldurduğunu ve yedi buçuk dakikada bir içtiğini görüyoruz. Tamamen teatral bir gösteri.
Sadece bu mu? Tabi ki değil. Ötede, bir kürsüde oturan ve yedi buçuk dakika aralıklarla birbirinin kadehini doldurup içen insan görünümlü iki robot var. Hem de kadehlerini içtiklerinde başlarını memnuniyetle sallayan iki robot.(Sahneleme fikrini Doğuda hayata geçiren Cezerî’nin bu konuda Yunan komedyasından etkilenmiş olması muhtemel görünüyor.)
Şen şakrak, muazzam bir ortam. Bir yanda, yedi buçuk dakikada bir bulunduğu dolabın kapıları açılan ve dolaptan çıkıp kadeh sunan hizmetli kadın, diğer yanda, havuzda yüzen bir kayığın içinde, bir eliyle ağzındaki kavalı tutan, diğer elinde kürekle ayakta bekleyen bir kayıkçı. Kayığın altındaki delikten dolan su, saatte bir kayığın dolmasıyla yerini kaval sesine bırakıyor. Ve kayıklı bir su saati daha. Yüksekliği, 161 cm. Nehir üzerindeki gezi ve eğlence kültürünü yansıtıyor. Dicle Nehri’ndeki gezilere gönderme olsa gerek.
Bir kayık maketi, ortasında oturan bir insan, üstünde yukarı doğru ağzını açmış bir ejder, ejderin ağız hizasında bir şahin ve bunların da üstünde kubbemsi tepede bir başka şahin. Sistemin ortasında oturan adam, elindeki çubukla yavaşça dönerek dakikaları gösteriyor. Kayık maketinin içinde bulunan tas, altındaki delikten su alıyor ve bir saat boyunca yavaşça alçalıyor. Bir saatin sonunda tas batıyor ve şahinin ağzından çıkan bronz bir küre, ejderin ağzına düşüyor. Ağırlaşan ejder başı, yavaşça alçalarak küreyi kayıktaki zilin üstüne düşürüyor ve sistem tekrar başa dönüyor. Düzenekte düşmüş kürelerin sayısı, (toplam 15 küre bulunuyor) saati gösteriyor.
Bir de insan figürleri açısından en kalabalık ve gösterişli eser olan, kadın ve erkek figürlerinden oluşan 175 cm boyunda müzikli eğlence kayığı var. Sohbet meclislerinde, bir havuza bırakılan ve her yarım saatte eğlenceli sesler çıkaran bir müzik kayığı. Müzik aletleri; tef ve arp gibi çalgılar. Mekanizma; yarım saatte bir, toplamda yedi buçuk saat sürüyor.
Diğer tarafta, anıt şeklinde, 5,8 metre yüksekliğinde Tavus Kuşlu Su Saati var. En üstte, dairesel pencerelerden oluşan saat kadranı, hemen altında, kendi etrafında 360 derece dönen dişi tavus kuşu, onun altında yavru tavus kuşları ve en altta yarım saatte bir hızla kendi etrafında dönen erkek tavus kuşu.
Ön cephenin üst kısmında bulunan küçük dairesel pencerelerin her birinin yarısı, gündüzleri her yarım saat sonunda kırmızıyla kaplanıyor. Geceleri ise ışıklanıyor. Bu sırada, erkek tavus kuşu kendi etrafında dönüyor, ortada bölmedeki iki yavru tavus kuşu ise birbirleriyle gagalaşarak ses çıkarıyorlar. Böylece, her yarım saatte bir şölen oluşuyor. Dişi tavus kuşu ise dakika kadranı vazifesi görerek yarım saat boyunca kendi etrafında dönüyor. Sistemin çalışması düzeneğin içinde akan suyla sağlanıyor. Küçük dairesel pencereler açılıp kapanıyor, tavus kuşları hareket ediyor ve ortama kuş sesi yayılıyor. (Bu düzenek, 14. yüzyılda Avrupa’da mekanik saatlerde kullanılan eşapman sisteminin ilk uygulaması.)
Bir an bir şeyler içmek istiyoruz ve öküzlü bir içecek otomatı dikkatimizi çekiyor. Düzeneğin başında bir hizmetli duruyor. Düzenek bir öküzün üstünde oturan ve arkasında içecek küpü bulunan, öküzün sırtındaki satıcının elinin karışım kadranını organize ettiği ve talep edilen içeceği çeşmeden akıttığı bir mekanizma.
Hizmetli, dört ayrı renkteki içecekleri ve suyu ayrı ayrı küpün kapağından içine dolduruyor. Dışarıdan bakınca, hepsinin küpte birbirine karıştığını sanıyoruz. Oysa, öküzün karnındaki çok yönlü valf düzeneğiyle her bir sıvı ayrı bölümlere kanalize ediliyor ve birbirine karışması önleniyor. Bu düzenek, bir yandan fonksiyonel yapısıyla içecek sunarken, diğer taraftan teatral gösteriyle eğlendiriyor.
Bir diğer şaheser de 4 metreye yakın yükseklikte en üstte Güneş, Ay ve Zodyak takımyıldızlarının gökyüzündeki konumunu gösteren bir gösterge bulunan, altında ise alt alta iki farklı pencere bölümü olan, onun da altında sağlı sollu iki şahinin yer aldığı ve en altta da çalgıcıların olduğu bir anıt su saati.
Bu saat, güneşin yıl içinde değişen günlük hareketlerini değişken ibre hızıyla ölçebilen tarihteki ilk mekanik saat. Her saat başında bir pencere açılıyor ve bir insan figürü beliriyor. Hemen altındaki pencerede ise kısa özlü bir söz görünüyor. Saatin orta kısmında bulunan yarım daire halkası şeklinde dizilmiş küçük dairesel pencereleri sırayla aydınlatıyor, şahinlerin ağızlarından bronz bilyelerin düşmesiyle gong sesi duyulmasını sağlıyor. Bu arada, zeminde bulunan müzisyen heykelcikler de davul, zil ve borazan çalıyor. Bu işlem, bir gün veya gecede 3 kez tekrarlanıyor. Yine üst kısımda, güneş ve ayın o günkü yeri, burç kümelerine göre görülüyor.
Gezintiye devam ediyoruz. Ve işte en ilgi çekici eser: Filli Su saati. Yüksekliği 195 cm olan saat, kocaman bir fil üzerinde tasarlanmış. Filin başının üstünde, fil sürücüsü insan görünümlü bir robot var. Filin sırtına yüklü düzeneğin ortasında, her yarım saatte bir 180 derece dönen ve dakikaları gösteren yine bir insan figürü var.
Onun üstünde, ağzını yukarıdaki şahinlerin ağzı hizasında açmış iki ejder, iki şahinin ortasında da birer elini şahinlerin başı üstünde tutan Selahaddin Eyyübi ve saatin en tepesinde anka kuşunu sembolize eden bir kuş. Her yarım saatte bir tekrar eden animasyonlar, filin karnında bulunan tasın yarım saatte batması ve bronz bilyelerden birinin düşmesi sonucu kuşun kendi etrafında dönmesiyle başlıyor.
Sultan, elini bir şahinin başından kaldırdığında, o şahine ağzındaki topu bırakma izni vermiş oluyor. Açılan gagadan, ejderin ağzına bir küre bırakılıyor, ejder yavaşça süzülerek aşağı iniyor ve ağzındaki bilyeyi vazoya bırakıyor. Vazonun içine düşen top, ses çıkarıyor. Bu şekilde; filin boynuna düşen bilye, fil sürücüsünü hareket ettiriyor ve sürücü, elindeki aletlerle önündeki tepsiye vuruyor. Top da filin boynundaki açıklıktan çıkarak çıngırağa çarpıp yere düşüyor.
850 yıl öncesine gittiğimizi unutmuşçasına, hayretten ağzı açık bir şekilde konakta gezmeye devam ediyoruz. Ağzından su akıtan tavus kuşları, türlü çeşme otomatları, rahipli kan ölçme tekneleri, fıskiye ve ses otomatları, inanılmaz şifreli sandıklar ve türlü türlü sanat eserleri görüyoruz. Hem fonksiyonel, hem görsel, hem duyusal, hem de düşünsel eserler.
Kah mumlu saatlerle, maymunların, kılıçlı dövüşçülerin kullanıldığı mekanizmalara rastlıyoruz, kah sohbet meclislerinde hakemliği sembolize eden atlı süvari figürlerinin olduğu eserlerle karşılaşıyoruz. Hepsinde sanat, hepsinde estetik, hepsinde müzik ve ince hesaplar belirgin bir şekilde kendini gösteriyor.
Gezdiğimiz konak Diyarbekir’de ve 850 yıl önce, tüm bu olağanüstü robot, mekanizma ve cihazlar kullanılıyor. Bu yönüyle, tarihin ilk modern şehri olma gururunu yaşıyor. O dönemde Diyarbekir’deki kütüphanede, 140 bini aşkın kitabın bulunduğu söyleniyor. Bu da bu eserlerin sahibine; Çin, Yunan, Mısır, Hindistan ve kadim Aryan kültürü hakkında detaylı okumalar yapma fırsatı sunuyor.
Cezerî Kimdir?
Gezinin sonuna gelirken, “Kim bu şaşkınlık uyandıran dahi? İnsan şeklinde robotlar, saatler, su makineleri, şifreli kilitler, şifreli kasalar, otomatik çocuk oyuncakları, müzik aletleri, kan ölçüm cihazları ve burç hesaplayan cihazları yapan bu kişi, kim?” diye soruyoruz. Sorularımıza cevap bulmak için dev bir kitabeye yöneliyoruz.
Tüm bu sanat eserlerini ortaya koyan kişi, “Zamanın benzersizi” (Bediüzzaman) diye anılan ve Kürd Eyyübi Hanedanı döneminde Cizre, Hasankeyf ve Diyarbekir’de 1153 – 1233 yılları arasında yaşamını sürdüren Cizreli İsmail Cezerî. (Tabi ki onu Ebu Falan veya Filan diye okumuyoruz. Dönemin Arapça etkisindeki kitabi dili öyleydi. Yalın haliyle O, bildiğimiz Smaîlê Cizîrî aslında) Babasının adı Rezzaz. (Ne anlama geliyor bu isim, bir fikrim yok. Biraz sözlüklere baktım, yine de bir fikir edinemedim.) Lakabı Ebuliz (bavê rûmetê) yani; onur ve şerefin babası.
Bilindiği üzere, Kürd Eyyübi Devleti döneminde, Kürdler tüm dünyada nam salan birçok bilge yetiştirmişlerdir. Mekanikte İsmail Cezerî, Tarih ilminde Cizreli İbn-i Esir’ler, Ebul Fida’lar, İbn-i Ezrak’lar, felsefede İbn-i Halikan’lar, Suhreverdi’ler, kimyager Îbrahim Xelatî’ler, Astronomide Fahrettin Xelatî’ler, felsefe, tıp ve tarihte Şemseddin Şehrezûrî’ler, müzikte Seyfeddin Urmevî’ler, fizik, matematik ve yıldız biliminde Musa Kemaleddin’ler…
1174 yılına kadar Cizre’de kalan Cezerî, bu dönemde Zengiler’ in baskılarından olsa gerek Diyarbekir’e geçiyor ve Eyyübi yönetiminde olan Artuklu sarayında saygıyla karşılanıyor. Çoğunluğu Nasıruddin Mahmud döneminde (1200–1222) olmak üzere, 25 yıl Diyarbekir’de kaldıktan sonra Cizre’ye dönüyor ve burada ömrünün sonuna kadar yaşamını sürdürüyor. Öldüğünde, sahip olduğu saygınlık nedeniyle normal mezarlık yerine, Hazreti Nuh’un mezarının yan tarafına defnediliyor.
1206 yılında, “El Camiu Beyn El-İlim Vel Amel, En Nafiu’ Fis-Sanaat il-Hiyel” (Makine Yapımında Yararlı Bilgiler ve Uygulamalar, The Book of Knowledge of Ingenious Mechanical Devices, Prof. Dr. Donald Hill, 1974) adlı kitapta, eserlerini ayrıntılı bir şekilde bizzat kendisi anlatmış. Bu kitabın bir nüshası, 1206 yılında Heskifli bir katip tarafından çoğaltılmış, kitabın 16 nüshası günümüze ulaşmış. Bunlardan 5’i Topkapı’da, 1’i Süleymaniye’de. Diğer nüshalar Bağdat (1), Dublin (1), Oxford (2), Leiden Universitesi (2), Paris Bibliotheque National (3) gibi kütüphanelerde bulunuyor. Cezerî’nin kitabı, sonraları; Fransızca, Almanca, İngilizce ve Türkçe dillerine tercüme edilmiş.
Kitapta ayrıntılı bir şekilde anlatıldığına göre; Cezerî, 6 robot, 8 su saati, 4 mum saati, 4 içecek otomatı, 5 çeşme otomatı, 4 kan ölçme otomatı, 6 fıskiye otomatı, 6 ses otomatı, 3 şifre ve matematik mekanizması ve 5 su yükseltme mekanizması icat etmiş.
Diyarbekir’deki Camiya Mezin (Ulu Cami) bahçesinde bulunan güneş saati ve Cizre’deki Camiya Mezin’ın kapısı ile kapı tokmakları olan ejderler de Cezerî tarafından yapılmıştır.
Cezerî’ nin, 850 yıl önce ortaya koyduğu teknoloji tüm çağları etkilemiştir. Dünyaca ünlü mimar, mühendis, matematikçi, anatomist, müzisyen ve heykeltıraş Leonardo Da Vinci (1452 – 1519) hatıralarında Cezerî’nin icatlarından faydalandığını belirtmiştir.
1330 – 1388 yılları arasında yaşayan ve ilk astronomik saati geliştiren İtalyalı ünlü bilim insanı Giovanni de Dondi de Cezerî’den etkilenmiş ve esinlenmiştir.
Cezerî’nin eseri ilk kez, Eilhard Wiedemann (1852–1928) ve Fritz Hauser adlı iki Alman mühendis tarafından tercüme edilmiştir. 1920’lerde Almanya’da, Cezerî’nin makinelerinin birer örneği yapılmış ve sergilenmiştir.
Daha sonra, İngiliz Mekanik mühendisi ve Doğubilimci Prof. Dr. Donald Hill (1922–1992) 1974 yılında Cezerî’ yi İngilizce’ ye çevirmiş ve şöyle demiştir: “Şimdiye kadar, dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir medeniyetinde, Cezerî kadar bu derece mükemmel, pratik bilimsel ve kusursuz bir eser yazılmamıştır.” 1976 yılında Londra’da “Science Museum” da Cezerî’nin makineleri çalışır halde sergilenmiştir.
Nature Dergisi onu, 12. yüzyıl mühendisliğinin doruğuna erişmiş kişi olarak tanıtırken, Bilim Ve Ütopya Dergisi Ocak 2002 sayısında Cezerî’ye 51 sayfa ayırmış ve onu “Robotların ve otomasyonun atası” olarak tanıtmıştır.
Cizreli araştırmacı Abdullah YAŞIN’ ın girişimleri sonucu, 1990 yılında Cezerî adı ilk kez bir okula verilmiştir. Ardından 1995 yılında Cizre’de Cezerî Kütüphanesi, 1996 yılında ise Cezerî Müzesi açılmıştır.
2018 yılında ise İstanbul’da, Bayburtlu Çalışkan ailesinin girişimleriyle İstanbul Cezerî Müzesi (İCM) kurulmuştur. Bu kapsamda yapılan çalışmalarda, Cezerî’nin Kürd ve Cizreli oluşu belirtilmemekte, Türk ve Artuklu tarihi ön plana çıkarılmaktadır.
Günümüzde Cezerî, tüm dünyada mühendislerin başı, mühendisliğin babası, sibernetik ilminin babası, mekanik ilminin babası, robot ilminin babası ve dünyanın ilk analog bilgisayarını yapan kişi olarak tanınmaktadır.
Cezerî’nin Semboller Dünyası
Cezerî, eserlerinde; suyu, şarabı, kadının güzelliğini, müziği, bilimi, dansı, kültürel zenginlik ve felsefeyi buluşturmuş, eşsiz tablolar ortaya koymuştur.
Simge olarak Cezerî’nin eserlerinde heykelciliği, tavus kuşunu, iki başlı kartalı, yılan ve ejderhayı; fil, maymun, balık, şahin, ördek, rahip, şarap sunan kadın ve müziği kullanması bir hayli dikkat çekicidir. Bilindiği üzere, bu motifler (özellikle insan tasvirleri) Müslüman kültürde kullanılmamaktadır. Çağını, toplumunu ve dinsel kalıpları aşmayı başaran Cezerî’nin eserlerinde kullandığı bu motif ve metaforlar gelecekte çokça tartışılacak. Birkaçına bakmakla yetinelim:
Selahaddin Eyyübi: Filli Saat’in tepesinde oturan ve iki eliyle şahinleri ve düzeneği kontrol eden kişi; tarihin en kudretli Kürd sultanı, Selahaddin Eyyübî. https://www.historyandheadlines.com/may-22-1176-who-is-the-most-famous-kurd-in-history/
Cizre Kapı Tokmağı: Cizre’deki Camiya Mezin’ın kapısı için yapılan, karşılıklı duran iki ejder ve ortalarında yer alan aslan başı figürü de hayli dikkat çekicidir. Ejderler; badem gözlü, sivri kulaklı, kanatlı şekilde ve birbirlerinin kanatlarını ısırır pozisyonda, altta birbirine dolanan kuyruklarında kartal başı ile tasvir edilmişlerdir. Bu tasvirin, çeşitli sır ve tılsımları içerdiği açıktır. Bazı araştırmacılara göre; iki ejderle Dicle ve Fırat Nehirleri ve ikisi arasındaki Kürdistan coğrafyası sembolize edilmektedir. Aslan başı ise Kürdler’in gücünü, yurtlarının yöneticisi olma ve coğrafyalarına hükmetme hakkını göstermektedir.
Ejder: Ejder, iyiliği ve gücü sembolize ediyor. Cezerî’nin mekanizmalarında aktarma fonksiyonuna sahipler. Kürdistan’ın can damarı mahiyetindeki Dicle ve Fırat nehirlerine atfen kullanıldığı varsayılabilir.
Tavus Kuşu: Tavus Kuşu, birçok farklı kültürde simge olarak kullanılmış. Yunan tanrıçalarından Zeus’un karısı Hera’nın arabasını çeken kuş olarak resmedilir. Her rengi içerdiği için kemal düzeyini, tam oluşu simgeler. Êzîdîlikte, Tavus Kuşunun Tanrının yarattığı 7 melekten en büyüğü olduğuna inanılmakta, Tanrıya karşı geldiğinden 7000 yıl cehennemde kaldıktan sonra pişman olduğu ve döktüğü gözyaşlarının 7 büyük testiyi doldurduğu ve bunların cehennem ateşini söndürdüğüne inanılmaktadır. Bunun üzerine, Tanrı tarafından affedilip, Tanrının temsilcisi olarak yeryüzüne gönderilmiştir.
Kuyruk tüyleri geniş bir renk skalası içerdiğinden, her biri farklı bir renkle ifade de edilen gök katlarının derecelenmesini ve bu farklı frekanslardaki ortamların tamamını simgeler. Sembol, en çok bu anlamda kullanılmıştır. Kuyruk tüylerindeki gözleri, bilgeliği simgeler.
Alfabe: Cezerî, kitabında 21 adet Arap harfini kullanmış ve her harfe karşılık iki işaretle temsil edilmiş, ancak (Kef) harfi bir işaretle temsil edilmiştir. (Bilindiği üzere Kürd kelimesi Kef harfiyle başlar.) Bunu niye böyle yaptığını bilemiyoruz. Gizli simya ilminden esinlenerek yaptığını bir kısım araştırmacılar tahmin etmektedir.
Kürdçe Dili: Cezerî’nin kitabında yer alan kelimelerden 700 tanesinin Kürdçe olduğu araştırmacılar tarafından belirtilmektedir. Mîzab (suyu aktaran ince boru), baziyan (kartal), destûr (regülatör), şinaber (çember, halka), sonbazec (yüzey temizleyici), sewelcan (ahşap baston), derazink (kapı çerçevesi), qendîl (kandil), birkar (daireyi bölümlere ayıran alet), nermazec (eklem, mafsal), karizvan (çubukları birbirine bitiştiren şey), sosin (zambak) bunlardan bazılarıdır.
Burçlar: Cezerî’nin eserlerinde sıkça ve belirgin bir şekilde burçların da sembolize edildiği görülmektedir. Kürdler’in en eski atalarından olduğu varsayılan ve milattan önce 3. bin yılında hüküm süren Gudiler (Cudiler) döneminden kalma, Cizre Bazibda (Yafes) Köprüsü’nde, sekiz gezegeni ve burçları simgeleyen kabartmalar bulunmaktadır. Cezerî’nin bu tevarüsten etkilenmiş olması kuvvetle muhtemeldir.
Bilime ve insanlığa sunduğu eşsiz armağanlarla adını altın harflerle tarihe yazdıran Cizreli bir Kürd’ün fantastik ve sırlı dünyası hala gizemini koruyor. Her tarafa heykeli dikilesi bu adam, sahipsizlikten gereği gibi tanınmıyor bile.
Geleceğin dünyası, yerini Da Vinci’nin şifrelerinden Cezerî’nin şifrelerine bırakmaya gebe. 850 yıllık sır sandıkları er geç kapaklarını açacak, iki nehir arası bir kez daha dünyanın gözdesi olacaktır:
“Hangi yöne dönersen dön himmet seninledir
Zühre yıldızı elçin, Zühal hizmetkarın olsun senin
Devlet ayının ışığı mumunun bir parıltısı olsun
Yücelik güneşi bir şulesi olsun nurunun senin”[1]
Şimdi, Cezerî şu soruyu sormayı bize farz kılıyor: 850 yıl önce; tarihteki ilk robotu icat eden, bilgisayarın altyapısını kuran, mekanik ve sibernetikte devrim yapan Kürdler uzaya ne zaman çıkacak?
Necat Zivingî
Not: Bu yazının ortaya çıkmasını sağlayan, Cezerî’nin torunu Sevgili Salomé Cizrawî’ ye minnettarım.
[1] Melayê Cizîrî
Yazıdaki rekonstrüksiyonlar, Durmuş Çalışkan’ın “Cezeri’nin Olağanüstü Makineleri” adlı eserinden alınmıştır.
Dehşet içinde okudum. Çok sevindim. Gözyaşlarım aktı sevinçten. Ne kadar bihaberiz bu tür bilgi ve bilginlerden. Necat hocama ve sana çok teşekkür ederim.
Başlık bir harika😆
El-Cezeri çok büyük adam çok. Elinize, emeğinize sağlık Necat Bey, okurken keyif aldım. Teşekkürler. İyi çalışmalar.
Ben ileride satürn halkasına oturmayı düşünüyorum vallah:)) Ya yazıyı okurken böyle bir insana hayran kalmamak elde değil her ikinizi de teşekkür ederim böyle güzel bir insanı tekrar hatırlattığımız için..
Böyle büyük insanların daha çok okunması, anlaşılması, anlatılması gerekiyor. Sizin gibi güzel insanlar da buna önayak olduğunuz için teşekkür ederim kendi adıma. Çok sağlam bir yazı olmuş. Emeklerinize sağlık
İzlemeyenler olabilir diye buraya bırakıyorum.
https://youtu.be/d1fFAGQQyRs
Sonunda bir kürdün kaleminden çok güzel bir dille okumak nasip oldu. malum çoğu internet sayfalarında El-cezeri’yi türk olarak göstermeye çalışılmaktadır bu yüzden bu yazının ne kadar önemli olduğunu herkesin idrak etmesi lazım diye düşünüyorum saygılarımı arz eder kaleminize ve yüreğinize sağlık diyorum..
Emeğinize sağlık Necat Bey, sizi her platformdan takip ediyor , beğeniyorum. Salomé Hanım vesilesiyle burada da okuma fırsatı buldum. İkinizin de emeğine sağlık. İyi akşamlar dilerim.
Salome Hanım, öncelikle takipçilerinize böyle kaliteli yazılar, insanlar okuma fırsatı tanıdığınız için bir takipçiniz olarak sizi tebrik ediyor ve teşekkürlerimi sunuyorum. Necat Bey, El-Cezerî gibi önemli bir şahsiyetin yaptıklarını hiç bu kadar akıcı, bu kadar derli toplu ve eksiksiz okumamıştım. Sizlere de büyük teşekkürlerimi sunarım. Her bîji
Uzaya çıkamazsak da şunu bileceğiz bu adamlar biz Kürdler sayesinde uzaya çıktı.
Resimler dehşet güzel ve bir o kadar da Çağımızın ilerisinde gibi. Yazı ile özenli ve nokta atışları ile dolu. Necat abimize de Salomê’ye de bir kez daha teşekkürler.
Brass Alloys: amêjeyên Birinc
Amêjeyên Birinc ji hin amêjeyên Mis( Cu) û 40% Zn( Zînk yan Rûy) pêktê.
Amêjeyên Birinc yên Cu-Zn ji hin elementên din yên wek Tin( Sn), Al, Si, Mn, Ni û Pb jî pêktên.
Piraniya amêje yan darišteyên Birinc, xwedî nuqteya cemidîna( Qerisîn) kêm in. Jiber tevkirina metalên din jî, nuqteya helîna amêjeyên Birinc, biçûk e loma jî herikbariya wê pir baš e û jibo sine’ta dariština metalan di nav qalibên taybet da( Rîxtegerî) pir tê bikaranîn.
Hin taybetmendiyên din yên amêjeyên Birinc:
Jiber taybetmendiyên Akostîk( wek Horn) yên amêjeyên Birinc, ew di çêkirina amûrên mûzîkê jî tê bikaranîn.
Rengê wê zer e û dišibe rengê Zêr.
Birinc, dereng reš dibe û lihember oksîdbûnê, pir baš e.
Jiber ku beriya çend hezar salan hê meriv Zn nas nekiribû loma ji helandina Mis( Cu) û Kalamîn( Kevirê Madeniya Zn), Birinc çêdikir.
Taybetmendiya Çakûçlêketina Birinc ji ya Cu û Zn, zêdetir û baštir e. Nuqteya helîna Birinc di navbera 900 û 940 dereceya Silisyûs e.
Jiber hebûna Mis( Cu) di nav Birinc, taybetmendiya wê ya kuština Mîkroban jî heye û di çêkirina Destgîreyên deriyan jî tê bikaranîn.
Loma Cezerî di çêkirina amûrên mûzîkê û Derwazeyên pir mezin( Derwazeya Seraya Melek) ji metala Birinc, îstifade kiriye.
Birinc: 56%Cu(Mis)+ 40% Zn ( Rûy)+ 4%( Tin(Sn)+Al, Si, Mn, Ni, Pb)
https://en.m.wikipedia.org/wiki/Brass
Edo Makûyî
15/2/2019
Pêšangeha Cezerî li Istembola xopan:
ICM: Istambûl Cezerî Mûzesi
Dema Pêšangehê: Šûbata 2019
Tirkelî ku guhê gê da razabûn, tezze ji xewa nezanî, fašîstbûn û xefletê rabûne û pê hesyane ku Kurd 900 salan beriya niha çiqas zane, zaniyar û zanisthez bûne, dunyaya zanistê hejandine û bingeha piraniya zanistên girîng yên wek Mekanîk, Robot û Kompiyoterê danîne……?!
http://www.cezerimuzesi.com
Edoyê HiššššYar
Fihrist:
Serdema Zêrîna Zanist, Selaheddînê Eyûbî û hin Zaniyarên Kurd yên herî navdar
Bavê Robota Cîhanê Îsmayîlê Cizîrî,
Yekemîn Robot û Amûra otomatîka Mûzîkê
Hin ji 700 Peyvên Kurdî ku Cezerî di şahesera zanistiya xwe da bikarhaniye
Yekeya Pîvandina Kurdan beriya 850 salan
Roja Cîhaniya Cezerî
Tirb û Mûzexaneya Cizîrî
Jêder
Di serdema hukmeta Selaheddînê Eyûbiyê(1138- 1193 Zayînî) Kurd, apê wî Şêrko û Kurên wî da(di navbera 250 salan da), piraniya zaniyarên Rojhilata Navîn, Kurd bûne:
12 ilm û 12 alim û zanyarên Kurd yên herî navdar ku siyarê hespê zanistê bûne û çargavî meydana zanista rojhilata navîn dane ber simên zêrîn :
1-Îsmayîlê Cizîrî “Bavê Robota Cîhanê “( 1136-1206 z) yan ( 1153-1233 z), Elhiyel
Malbata Ibni Esîrê Cizîrî(1230-1231 Zayînî): Kamil fî Tarîx 2-
Ibni Xelkan(1211-1282),Wefat ul Eiyan(Mirina Zadigan) 3-
Şehabeddînê Suhreverdî(1155-1191 Zayînî), damezrînerê Felsefeya Işraq 4-
Îbrahîmê Xelatî(sedsala 13) Kîmiyager 5-
6-Fexreddînê Exlatî(sedsala 13), Feleknas
Ebulfîda(sedsala 13), Muxteser El Tarîx ul Beşer 7-
8-Şemseddînê Şehrezûrî(sedsala 13), Fîlozof, Dîroknas, Bijîşk û zaniyar
Sefyeddînê Ûrmewî(1216-1294 Zayînî), Mûzîkzan û damezrênerê mûzîka Nuzhe, Kitab ul Edwar 9-
10-Mûsa Kemaliddîn(1156-1241 Zayînî), Estêrnas, Fîzîkzan û Matematîkza
Fîlsûfê Mezin Amêdî(1156-1233 Zayînî) 11-
Ibni Ezraq(1116*1176 Zayînî) Dîrokzan, Tarîxa Meya Farqîn 12-
Xwendevanên hêja, zanisthezên delal û zaniyarên ezîz, bînin ber çavê xwe ku tam 850 salan beriya niha bajareke kevnare wek Ameda rengîn, piraniya alav û amûrên hîdrolîk-otomatîka cîhanê yên bêhempa û bêmînak di nav bedena xwe ya navdar da hêwirandiye û buye hêlekana yekem bajarê modernê seranserê cîhanê. Ji derwazeya wê ya hîdrolîk-otomatîk bigire heya keştiya wê ya herî navdar ku wek yekemîn robota cîhanê tê nasîn û ji Saeta Fîlana wê ya herî meşhûr ku wek yekemîn kompiyotera cîhanê tê zanîn(alavê ku bername werdigire) heya pompên wê yên kişandina avê, avhilavêjên wê yên avê, quflên sandiqên wê û sîfonên wê yên hîdrolîk-otomatîk, giş nuwaze, bêhempa, bêmînak û muhteşem bûne.Ya herî balkêş jî ew e ku di serdema Cezrî da tenê li kitêbxaneya Amedê, 140,000 pirtûk hebûne û bi riya xwendina hin jê, Cezerî kariye li ser gelek zaniyariyên împeratoriyên Çîn, Yewnan, Misir, Hindûstan û Mezopotamyayê, şareza, pispor û zal be.
Bedî uzzeman Ebulizz Ismaîlê ibni Rezzazê El-Cezerî, navdartirîn Zaniyar, Endazyar, Fîzîkzan, Matematîkzan, Terrah, Sinetger û hertištzanê Kurd e ku li seranserê Cîhanê wek ” Bavê Robota Cîhanê ” tê nasîn. Cezerî Kurdê navçeya Tora Şirnexa Cizîrê buye û bi fermana Qere Erselanê hakimê Amedê ku di bin hukumraniya Selaheddînê Eyûbî buye dest bi nivîsandina şahesera mihendisiya cîhanê kiriye û di sala 1206 zayînî da wê qedandiye.
Navê Šahesera Mihendisiya Cîhanê:
الجامع بين العلم و العمل، النافع في صنايع الحيل
The Book of Knowledge of Ingenious Mechanical Devices(Prof.Dr.Donald Hill, 1974)
مبانی نظری و عملی مهندسی مکانیک در تمدن اسلامی(ترجمه به فارسی از: محمد جواد ناطق، حمید رضا نفیسی ، سعید رفعت جاه) سالا 1380 شمسی
الحیل: پروفسور احمد یوسف الحسن(ته رجومه یا عه ره بییا نوو، زانینگه ها حه له با سووریه یی، سالا 1979)
Mizgînî: Wergera Kurdiya Kurmanciya Şahesera Cezerî, dê di zûtirîn dema mumkin da ji aliyê komek ji endazyarên Kurd va were weşandin.
Prof.Dr.Donald Hill(1922-1992), Endazyarê Mekanîk û rojhilatnasê Ingilîsî ku di sala 1974 zayînî da Şahesera zanistiya cîhanê wergerandiye ser Ingilîsiyê, li ser şahberhema Cezerî wuha gotiye:
Heya niha, li tu dera cîhanê, li tu medeniyeteke dunyayê, tu berhemeke zanistî wek ya Cezerî, ewqas kamil, zanistî-piratîk û bêqusûr nehatiye nivîsîn.
Cezerî di şahesera zanistiya cîhanê da bi baştirîn şêwaza mumkin behsa çawaniya çêkirin, serhevkirin û xebitîna giş 50 Dahênanên xwe yên hîdrolîk-otomatîk yên nuwaze û bêhempa kiriye. Wî maketa giş îcadên xwe, berê bi hevîra kaxezê çêkiriye û paşê bi riya ceribandina hemû riyên heyî(Try and error – Do It Yourself), gihîştiye armancên xwe yên zanistî.Cezerî bi çêkirina çerxa-bidiran(Gearbox) kariye hereketa zivronekî(Rotary) veguherîne hereketa çuyîn-hatinî(Reciprocating) û bi vê keşfa nuwaze, bingeha sîstema mîlleng-pîstûnê(Cranck-Piston) daniye û buye sedema çêbûna matora erebeyên şewathindirîn(Internal Combustion) û matora keştiyên ku bi hulmê dixebitin.Berê ji zanista Mekanîkê ra Elhiyel û ji alav û amûrên ku pê dixebitîn ra Alatul Rûhaniye digotin, jiber ku xelk wusa dizanîn di xebitîna wan amûran da, fêl û hîlehatiye bikaranîn nek zanist….
Jiber zêdebûna hejmara îxtiraên Cezerî, em neçarin li vir, tenê hinik behsa Robota wî ya herî navdar bikin û dahênanên wî yên din bikin mijara meqaleyên din.
Cezerî 850 salan beriya niha avhilavêjek bêhempa çêkiriye ku bi qasî 13.6 metreyan av pekandiye hewayê. Bavê Robota Cîhanê, bi pompek avê ku bi hêza heywanan xebitiye, ji binê 4 bîrên cihê yên avê, di demek da, avê kişandiye nav pompê û derbasî ser erdê kiriye(Pompa Xestexaneya Helebê ku heya 1936 zayînî jî dixebitî, wate zêdetir ji 700 salan…). Serokê Endazyarên Cîhanê, yekemîn şîreya yekaliya avê ya cîhanê jî çêkiriye. Bedîuzzemanê Kurd, yekemîn qaliba çêkirina derwazeyên metalîka dunyayê jî, bi keresteyên wek dar û qûmê, terrahî kiriye û buye yekem endazyarê dunyayê ku kariye metoda Kalîbrasyonê pêkbîne.Cezerî bi çêkirina amûrek otomatîk ya xwîngirtinê, îsbat kiriye ku di warê endazyariya bîjîşkiyê da jî şareza û pispor buy
Navdartirîn berhem, îcad, keşf û dahênanê Cezerî, çêkirina keştiyek bêhempa ye ku liser wê 4 robotên mûzîkjen(2 daholjen, bilûrvan û Tembûrvanek ku 2 jê jin û duduyê din mêr bûne), roboteke av, şerbet û şerabçêker, roboteka şerbetpêşkêşker, roboteka avliserdestrêjer û roboteke holîpêşkêşker heye. Keştiya han di dema cejn û merasîman da buye mazûvanê mêvanên hakim û bi herikîna gemiyê, av bi riya hin kevçiyên taybet û bi riya hin boriyên taybet derbasî amûrên mûzîkjen buye û bi pestoya avê, hewayê xistiye nav perçeyên amûrên han.Balkêştirîn mesel e ew e ku her çar robotên mûzîkjen, bi 50 şêwazên ciyawaz dikarin werin guhertin ku 50 ahengên cihê jê derkevin…….Hêjayê gotinê ye, eger Cezerî liser mûzîkê şareza nebuya ewê tu carî nekaribuya berhemek ewqas bêhempa bixulqîne ku aniha jî cihê matmayîn û şaşometelmayînê ye……Cezerî bi pevgirêdana hêza avê, hêza sermestker ya vexwarina şerabê, hêza bedewiya jinê, hêza mestker ya mûzîkê, hêza bêdawî ya zanistê û hêza reqsên vejîner û kêfxweşker yên nav cejnan, şadtirîn û bêhempatirîn tabloya cîhana 900 salan beriya niha, raxistiye ber çavan……
Cezerî, hin nîşane, sîmbol û elametên balkêş ku hin pispor dibêjin alfabeyeke kevnare ya Kurdan e, jibo şirovekirina mezinahiya perçeyên alav û amûrên xwe bikaraniye.Ya herî balkêş ew e ku aniha jî zaniyar dikarin li ser pirtûka Cezerî hemû îcadên wî tam wek xwe çêbikin.Li Almaniyayê piraniya keşfên Cezerî çêkirine û di pêşangehek navdar da raxistine ber çavên endazyar û terrahên cîhanê. Divê bê gotin ku yekem car pirtûka Cezerî ji aliyê 2 endazyarên Almanî Eilhard Wiedemann û Fritz Hauser hatiye wergerandin. Leonardo Davînçiyê Îtalî jî aniye zimên ku di hin îxtiraên xwe da ji dahênanên Cezerî îstîfade kiriye.
Sala nivîsandina destnivîsa herî qedîmî ya šaheserê 1206 buye (Osmanê Heskêfî)
Divê bê gotin ku Cezerî li seranserê Cîhanê wek ” Serokê Endazyaran”, ” Bavê Rastînê Endazyariyê”, ” Bavê Zanista Sîbernetîkê” û ” Bavê Endazyariya Mekanîkê” jî tê nasîn.
Hin Peyvên( 700 peyv, nav û bêjeyên Kurdî)Kurdî ku ” Bavê Robota Cîhanê ” Cezerîyê Kurd di šahesera mihendisiya cîhanê da bikarhanîye ev in:
Mîzab: boriyek zirav ku av tê ra derbas dibe( kanalîzasyonek zirav)
Baziyan: Baz, Heylo( eagle)
Mûm: candle
Destûr: alavek tenzîmker( regulator)
Šinaber: šinber( çember, helqe, xelek)
Sonbazec: sombade( alavek jibo safkirin û verotina rûbera tištekî yan jibo firekirina kunan)
Ref: Ifrîz
Dirhim: yekeya kêšê( 2.97-3.98 gr)
Sewelcan: gopala darîn, avhilavêja xilloxar, šivdarê daholê
Isfazrewe: metala Sifr yan Borinz a sipî
Qezîb: mîle
Šadirvan: bend, bendav
Zurfîn: helqe
Šîz: darek reš
Tercihar: alavek dempîv
Tas: piyale
Dolab: çerx
Derazink: çarçeveya derî
Qendîl: guldan
Birkar: alavek ku dayîreyê dike çend bir ( beš, qismet, par) bazinek pê dibe 360 bir yan derece
Fîson: šîra avê( water valve)
Cam: šûše yan dewrî( bolme)
Šeziye: eqrebeya saetê
Nermazec: Nêromê, pevgirêder( joint)
Sufûd: mîleya hesinî
Qese’: sinî
Selceme: šelqem
Sukurrece: yataqan ( Bearing)
Karizvan: zimandar û pevgirêder( joint) jibo pevgirêdana daran
Hendam, hendem, muhendim: lihevhatî û rêkopêk tam wek endamek rindik
Tût
Sosin
Nîlûfer
Vazî: paralel
Nay: amûra Neyê
Men: yekeya kêšê
Kîl: yekeya kêšê( peymane)
Mušerbeš: bi kumek tûj
Qerrabe: sorahî, šûše
Qunneb, Qinneb: kenef ( hemp)
Finkan, fincan, binkam, pingan
Ferciye: cubbe ( short jacket)
Sinc: amûrek mûzîkê
Tesûs, test, tešt
Šerbûš: kumê tûj
Zurfîn: helqe
Rewšen: balkon û heyverûn
Dendance: tooth
Cunkiye: çengjen
Xabiye: mexzen
Bondiqe: gog
Tennûr: dewsa rûniština Šîralî avê
Batiye: firaqa vexwarina šerbetê
Ibrîsem: silk
Ibrîq, ibrîk: misîn
Û hwd
eya Pîvandina Kurdan ya 850 salan beriya niha
Jiber ku di serdema Îsmayîlê Cizîriyê Kurd ” Bavê Robota Cîhanê ” yanê 850 salan beriya niha da hê yekeyên pîvandin yên wek kg, gr, meter, cm, mm û hwd nehatibûn danîn loma jî Cezerî ji bihost, tilî, nînok, ceh û hwd jibo pîvandina beš û perçeyên alav, amûr û dahênanên xwe yên nuwaze, bêhempa û bêmînak îstîfade kiriye.
Prof. Donald Hill di wergera Ingilîsiya pirtûka Cezerî da liser piraniya lêkolîn û nivîsên zaniyaran disekine û encama wê xebatê wusa tîne zimên:
Dirhim = 3 gr
Misqalek = 4.5 gr
Oqiye( Sûrî)= 150 gr
Retl ( Demišq)= 1850 gr
Men= 1 kg
Zer’i= 0.5 m
Šibr( Bihost)= 0.5 Zer’i= 25 cm
Fitr( Bihosta biçûk)= 16cm(fasileya navbera tiliya beranî û ešedê)
Her bihost= 12 tilî
Qalinahiya Her tilî= 2 cm
Berahiya her tilî: 1 cm
Esbe’i Meftûh( dirêjahiya tilî)= 4 cm
Berahiya Ceh ( Še’îret)= 0.3333333333 cm
Qalinahiya Her 6 cehê ku zik bi pišt zeliqîbine hev= qalinahiya tiliyek
Berahiya Nînok( Zofr yan Sedef)= 1 cm
Berahiya perçeyek ji nînoka jêbuyî: jibo nîšandana mezinahiyên pir biçûk
Divê bê gotin ku Bihosta piraniya me 20 cm e lê wer xuyaye ku Bihosta Cizîrî yan Cizîriyan 25 cm buye.
Vallahi tam olarak tarih veremem ama en kısa zamanda çıkacağımın garantisini verebilirim. :))) Ve yazıyı soluksuz okudum gerçekten. Böylesi dahiyane insanları bu şekilde yakından tanımak çok sevindiriyor, hele ki böyle güzel bir kalemden. Teşekkürler Necat bey. Kaleminize emeğine sağlık. Sana da ayrı teşekkürler salome, böylesi güzel yazılarını bize sunmasına vesile olduğun için ve her türden kültürlendirdiğin için.
Pırıl pırıl gençler yetişiyor. Umudum var gençliğe dair. Sizin gibi aydınlarımız sayesinde de daha güzel günlerin bizi beklediğinden hiç kuşkum yok. Emeğinize sağlık.
Bilime adanmış bir hayat… Kürt olduğu için yeterince önem verilmemiş, duyurulmamış büyük bir insan… Necat Hocam, tebrik ederim sizleri. Tüm dünyaya duyuracağız
Cizre’nin havasından suyundan olsa gerek çok güzel insanlar yetişiyor, El-Cezerî ve yazarımız Cizrawî gibi :))) Canı gönülden tebrik ederim sizleri. Yazanın da ellerine sağlık. Hep daha ileriye, daha aydınlık günlere!
Geçenin bu saatinde hiç sıkılmadan böylesi doyurucu ve eğitici bir yazı okuyabileceğimi düşünmezdim doğrusu. Necat Bey kaleminize sağlık. Teşekkürlerimi sunarım, gururlandım, mutlu oldum. İyi çalışmalar
Îsbata Kurdbûna Îsmayîlê Cezerî:
http://krd.riataza.com/2018/10/06/isbata-kurdbuna-ismayile-cezeri-bave-robota-cihane/
Edo Makûyî
2018/10/06
Roja Cîhaniya Cezerî:
http://krd.riataza.com/2018/12/06/iro-roja-bave-robota-cihane-cezeriye-kurd-e/
Edo û Memo Makûyî
2018/12/06
[…] Yücelik güneşi bir şulesi olsun nurunun senin”[1] […]
Seet xweş ✌🏻
Ağzım açık okudum ama bir şeyi merak ettim 7.5 bunu çok gördüm herhangi bir nedeni var mı ?