Pasajlar, Psikoloji, Sosyoloji

Loculus, Mülkiyetin Bireysel Mekanları

Çanta, sandık, çekmece gibi küçük, mahrem ve son derece bireyselleştirilmiş nesneler, mülkiyet kavramı hakkında bize neler söyler? Bu yoğun mülkiyet formlarına sahip eşyalar çoğunlukla değersiz ya da sadece düşük emtia değerine sahiptir, kullanım değeri de azaldıkça azalır. Son derece bireyselleştirilmiş alanlarda muhafaza edilirler; teşhir edildiklerinde de özenle ve koruna koruna teşhir edilirler. Tüm bunların gösterdiği şey “eşyalara duyulan belirli, neredeyse büyülü bir ilişkinin sırrı”, sadece tek bir insanın ve onun eşyalarının birkaçı için gerekli olan bir mahremiyet, kullanım zorunluluğu ve bir tür fetişleştirmedir.


Bu yüzden de Marx’ın analiz ettiği, piyasaya fırlatıverilmiş şeylerin varsayılan fiyatının karşılığı, emtianın metafiziği ile açıklanamaz. Freud’un psikanalitik ve daima patolojikleştirme eğilimli fetiş kuramı da bu sevilen eşyalara dair doğru kelime dağarcığını bulmak için bir o kadar kifayetsiz kalacaktır. Her birey, gündelik ama çok yüklü anlamı sadece kendisine bir şey ifade eden, bu yüzden de metafiziğin yansıması ya da ifradı olarak açıklanamayan birkaç şeye sahiptir. Her şeyden önce: Bireysel ve duygusal açıdan çok yüklü olan bu hususların tümü, bu nesnelerle birlikte, mülkiyet kavramı üzerinden tarif edilebilir mi?


Hukuki ve ekonomik mülkiyet anlayışları o kadar formüle edilmiş, o kadar “insansızdır” ki, bizi mülkiyet kuramının gelişiminin bir özetini çıkarmaya zorlar: Tüm bu gündelik eşyalarla bizi az ya da çok yoğun bir ilişki içerisine koymak için şeylerin son derece önemli inceliklerini, bireysel safsatalarını, “acayipliklerini” daha iyi tasvir edebileceğimiz bir özet. Birçok şey bizim için sadece tesadüfi, bir tarafa atılabilir, potansiyel açıdan her zaman mübadele edilebilecek biçimde bir kenara konabilir niteliktedir. Diğer yandan kimi şeyler bizimle o kadar iç içe geçmiştir ki bizim için muazzam derecede zarurî olmaya başlar.


Hiçbir insan bu hayranlık uyandırıcı ya da sıradan şeyleri sadece kendi bedeninin etrafında taşımakla kalmaz; bunun yanında, bunların doluşturulduğu kıyafetler, araç gereçler, protezler, çantalar, seleler, poşetler, torbalar gibi imal edilmiş ve bir biçimde bedene uydurulmuş, bedeni sarmalayan ve mekândan ziyade bireye ait olan bir dizi eşyayı da taşır. Bu deneme, Mülkiyetin Bireysel Mekânlarının Bir Kuramı’na yönelik bir başlangıç yapmaya çalışıyor. Gaston Bachelard halihazırda bu tip bir düşünüşü şekillendirmiş, “bireysel mekânların yer-analizi”nden bahsetmiştir.


Bunu yaparken de bireysel mekân kavramını, yatakları “her şeyden önce bireysel mekânlar” olarak tasarlayan Georges Perec’ten ödünç almıştır. Bunun yanında belki de insanların değersiz ama bir o kadar önemli şeyleri tamamen kişisel ve mahrem mahfazalarında, çantalarında, sırt çantalarında ve keselerinde beraberlerinde taşımalarını; çekmecelerde, sandıklarda ve gardıroplarda saklamalarını ve bedensel açıdan aşırı yakın ve kendi kendini var eden bu mülkiyetin kişiyle ne şekilde ilişki kurduğunu tasvir edilebilir hale getirecek kavram ve mefhumlar geliştiriliyor.


Andreas Gehrlach, bu nesnelerin tarihinden yola çıkarak şahane bir medeniyet okuması yapıyor.


“Loculus”ta, mülkiyetin bireysel mekânlarının bir kuramını oluşturan Gehrlach, insanların değersiz ama bir o kadar önemli şeyleri tamamen kişisel ve mahrem mahfazalarında, çantalarında, sırt çantalarında ve keselerinde beraberlerinde taşımalarını ve bedensel açıdan aşırı yakın ve kendi kendini var eden bu mülkiyetin kişiyle ne şekilde ilişki kurduğunu derinlemesine tartışıyor.


Yazar bunu yaparken de Romalı lejyonerlerin kıt eşyalarından bir Amerikan dinî cemaati olan Huttercilerin her üyesinin büyüdüğünde onlara verilen, içinde sadece hijyenik eşyaların değil ayrıca her şeyden önce mahremiyetlerin korunduğu “Kischte”ye; ekmek kesesi, denizci sandıkları ve Federal Cumhuriyet’e kabul edilen göçmen işçilerin köhnemiş bavulları gibi küçük ama son derece bireysel ve yoğun mülkiyet mekânlarından Freud’un ünlü “Dora” vakasındaki Dora’nın çantasına pek çok ilgi çekici örneği bu açılardan yorumluyor.


Andreas Gehrlach, Loculus: Mülkiyetin Bireysel Mekânları


İLGİNİ ÇEKEBİLİR:  Shakespeare'nin Othello'su ve Othello Sendromu