Resim, Sanat

The Death of Marat / Marat Assassiné

Merhabalar, epeydir tablolar ve ressamlarının hayatları ile ilgili konuşmuyorduk. Bugün 18. yüzyılın en çarpıcı eserlerinden biri olan Marat’ın Ölümü, Jacques-Louis David ve Jean Paul Marat hakkında sohbet edelim, buyursunlar.


Aslında doktor olan Jean Paul Marat, daha çok Fransız İhtilali’ ni ateşleyen gazete yazılarıyla tanınan Fransız bilim ve siyaset insanıdır. Sivri dilli yazıları yüzünden hem birçok yandaşı hem de düşmanı olan bir Jakobendir.

 

Hakkında yakalama kararının çıkarıldığı bir dönem, Kral’ın askerleri tarafından kovalanırken kanalizasyona saklanma durumunda kalmış ve burada mikrop kaparak, ciddi bir deri hastalığına yakalanmıştır. Bu yüzden, gününün büyük bir bölümünü, su dolu küvetinde, banyosunda geçirmek durumundadır.


Kral yanlısı olan Jirondenler ile “özgürlük, eşitlik, kardeşlik” taraftarı Jakobenler arasındaki gerilim had safhaya çıkmıştır. Bu gerilim, Jakobenlerin önde gelen isimlerinden Jean-Paul Marat’ın yargılanmasıyla daha da artmıştır. Devrim yolunda düşüncelerinin hayata geçmesi için şiddet yanlısı olduğunu belli etmekten çekinmeyen Marat, bir yargılama sonucunda beraat ettiği sırada “100.000 kişinin kellesi kesilecek.” şeklinde bir cümle kullanmış, zaten yüksek olan gerilim iyice tırmanmış, onun ölümüne giden yolu hazırlamıştır.


Jakobenlerin karşıt görüşünde yer alan Normandiyalı bir Jironden destekçisi olan Charlotte Corday, Marat’a casusluk yapacağını, bilgi vereceğini söyleyerek onunla görüşmek istemiştir. Eşinin karşı çıkmalarına rağmen, Marat genç kadını günün büyük kısmını geçirdiği banyosuna kabul etmiştir. Bir süre Marat’la konuşan Corday, sakladığı bıçağı çıkararak küvette bulunan Marat’ı göğsünden bıçaklamış, kan kaybederken ölene kadar başında beklemiştir.



Tarih, 13 Temmuz 1793’ü göstermektedir. Corday giyotin cezasına çarptırılmıştır. İdama mahkum edilen 24 yaşındaki genç kadın: “Yüz bin kişi yerine bir kişiyi öldürdüm.” demiştir.


Hikayenin aslını öğrendiğimize göre, ünlü tabloyu inceleyebiliriz.


Eserin sahibi Fransız ressam Jacques-Louis David, Marat’ın çok yakın arkadaşıdır. The Death of Marat/Marat Assassiné tablosu, sanatçının başyapıtı olarak kabul edilmektedir.



Tabloda; David, ölen yakın arkadaşını bir anlamda şehit olarak görmüş ve onu herkesin bu şekilde hatırlamasını istemiştir. Michelangelo’ nun İsa’nın ölümünü tasvir ettiği heykelini referans alarak, Devrimin Pietà’ sı olarak adlandırılan bu eserle David, Marat’ı şehitlik mertebisine ulaştırmıştır. Marat da İsa gibi hüzünlü ve huzurlu bir yüz ifadesi ile resmedilmiştir.



Tabloda kan, deri hastalığından kaynaklı yaralar bereler yoktur. David, cinayet silahı olan bıçak ve bir gazetecinin “silahı” olan kalemi yan yana resmetmiştir. Bu “bıçak ve kalem”, “akıl ve şiddet” ikilisine bir göndermedir denilir.



Yazıya dikkat ediniz, burada ressam, “A Marat, David, I’an deux” yazarken bunu sadece bir imza olarak yazmamış, bu aynı zamanda tabloyu arkadaşına ithaf etme şekli.



Marat‘ın sol eliyle üzerinde yazılar olan bir kağıt tuttuğunu görüyoruz. Bu kağıt, katili olacak genç kadın Corday‘ ın kendisiyle görüşmek için yazıp eve giriş için kullandığı dilekçedir. Kağıtta şunlar yazılıdır: “13 Temmuz 1793. Marieanne Charlotte Corday’ dan yurttaş Marat’a. Mutsuz olduğum için sizin kaderinizi tayin etmeye hakkım var.” Masada görülen kağıtta ise şu satırlar yazılı: “… bu çek, kocası bu ülkeyi savunurken ölmüş beş çocuk annesine verilecek.”  Ressam, burada yine ölen arkadaşının şehitlik mertebesine işaret ediyor.



Günümüzde eser, Belçika Kraliyet Güzel Sanatlar Müzesi’nde bulunmaktadır. Edvard Munch da Marat’ın Ölümü’nü Death of Marat I-II  şeklinde tabloyu yeniden yorumlamıştı. Ayrıca, benim gibi kitaplardaki, flimlerdeki göndermeleri yakalamayı sever misiniz bilmem; Marat’ın Ölümü, Jack Nicholson’ un oynadığı, Schmidt Hakkında filminde canlandırılmıştı.



Görüşmek üzere.


 

İLGİNİ ÇEKEBİLİR:  Aramê Dîkran