Edebiyat, Pdf Hayratı

Görünmez Canavarlar / Invisible Monsters

Twitter hesabım yok, Instagram’dan başka kullandığım herhangi bir sosyal mecra yok. Bir de burası var, kendi çöplüğüm. Twitter açmam yönünde gelen ısrarlara ısrarla hayır diyorum. Arkadaşlar, zaten orada herkes her konuda bilgi sahibi, kimsenin yetersiz olduğu bir konu yok. Metafizik mevzuatından müspet ilimlere kadar her konuda herkesle tartışabilecek milyonlarca insan var. Benim fikirlerim o sahte dünyadan eksik olsun, ben böyle iyiyim.

 

Profillerine girer girmez insanı Sovyet propaganda havasıyla karşılayan, ellerinde orak ve çekiçlerle emektar Twittercılar, devlet dairesindeki işlerinden gelmişlerdir, sisteme kızıp orada motive oluyorlardır, banane. Sosyoekonomik dengeler ve kurabiye tarifleri üzerine son derece önemli yazılar yazanlar, düşünce dünyasına yön verenler, reel hayatlarında art arda iki cümle kuramayıp orada stratejist kesilenler, haber analizi yapanlar, sevgilisine eşine her türlü şiddeti uygulayıp kadın haklarını savunan, insanca yaşam diyenler, ler, ler, liste uzayarak gider.

 

Tenzih ederek konuşuyorum ki aklı başında, kendini bilen insan kendinden emindir, net. Her Allahın günü onlarca ucube kendilerine sanatçı, yazar, aydın, gazeteci, şair, müzisyen, sinemacı, eleştirmen sıfatlarını atfederek televizyon, radyo ve gazeteler başta olmak üzere türlü kanallar vasıtasıyla gözümüzün, kulağımızın ve beynimizin adeta ırzına geçiyorlar. O kadar kuvvetli ve çeşitli aygıtları kullanıyorlar ki kapıyı kapatsanız bacadan giriyorlar, engel olamıyorsunuz. E ben neden bile bile lades diyeyim, akıl işi mi?

 

Kendime hiçbir sıfat atfetmiyorum, hiçbir şeyim, hiçbir konu hakkında otorite değilim, edebiyat, fotoğraf ha keza sinema eleştirmeni gibi davranacak, keskin cümleler kullanacak, ahkam kesecek değilim. O kadar donanımım ya da bilgi birikimim yok. Bilmeden yaşayan ufacık yaratıklar olduğumuzdan beynimiz şeklini koruyor da rahat rahat gezinebiliyoruz ortalıkta. Bilgiye, okumaya, yeni şeyler öğrenmeye, araştırmaya açım. Kendi halimde naçizane okuduğum, karaladığım şeyleri paylaşıyorum, çünkü bundan keyif alıyorum. Neysem oyum. Maruz kalma durumunu en aza indirebilmek adına da takip etmek istediğim, okumak istediğim kişileri-şeyleri bizzat açıp okuyorum.

 

Başka herhangi bir sosyal medya hesabım olmadığını tekrar belirterek müsaadenizle konuya geçmek istiyorum. Size Twitter hesabınızı bir ay yaşatacak kadar alıntı yapabileceğiniz bir kitap: Görünmez Canavarlar. Şaka bir yana, Chuck Palahniuk‘un bilinenin aksine aslında yazdığı ilk roman olan Görünmez Canavarlar / Invisible Monsters, altı çizilecek bir sürü cümle ile dolu. Işte sosyal medyada dolaşan o meşhur cümlelerden birkaçı:

 

• Bana kendini yiyip bitiren egosantrik boş laflar ver. Tanrım! Kafama sıçayım.


• Bana başa çıkma mekanizması olarak başıboş entelektüalizm ver.


• Bana başa çıkma mekanizması olarak vahşi İntikam fantazileri ver.


• Bana acımasız dürüstlük ver.


• Kimden nefret edeceğimizi bilemediğimiz zaman kendimizden nefret ediyoruz.


• Güvendesin çünkü kendi kültürüne sıkışıp kalmışsın. Tasarladığın her şey iyidir, çünkü onu sen tasarladın. (…) “Dünya” diyor Brandy, “Senin hem beşiğin, hem de kapanın.”


• Dış dünyayla başa çıkmak istiyorsan, Bayan St. Patience, insanların yüzünü görmesine izin vermeyeceksin. Dünyada herhangi bir yere gidebilirsin, diye devam ediyor Brandy. Yeter ki insanların gerçekte kim olduğunu bilmelerine izin verme. Tamamen normal, sıradan bir hayat sürebilirsin, diyor. Yeter ki hiç kimsenin gerçeği öğrenecek kadar yakınına sokulmasına izin verme.


• Bütün hayatınızı Tanrı olmak için harcayıp sonra da ölürsünüz.


• Brandy ” En iyisi savaşmaktan vazgeçmektir, bırak gitsin. Sürekli bir şeyleri düzeltmeye çalışmaktan vazgeç. Bir şeyden ne kadar çok kaçarsan o kadar uzun süre ona katlanmak zorunda kalırsın. Bir şeyle savaştığında, onu sadece daha da güçlendirirsin,” diyor.


• ” Yapmak istediğin şeyi yapma,” diyor. “Yapmak istemediğin şeyleri yap. Sana istememen gerektiği öğretilmiş olan şeyleri yap.”


• Öylesine kısılıp kalmışız ki, hayal ettiğimiz her kaçış yolu, bu tuzağın başka bir parçası. İstediğimiz her şeyi, istemeye eğitildiğimiz için istiyoruz.


• “Önce,” diyor, “Aileniz size hayat verir ama sonra onların hayatını yaşamanızı ister.”


• Aslında ben kendimden nefret ediyorum ve dolayısıyla hemen hemen herkesten de nefret ediyorum.


• Doğumunuz, hayatınız boyunca düzeltmeye çalışacağınız bir hatadır.


• Nasıl bir CD üzerine kaydedilmiş olandan sorumlu değilse, biz de değiliz. Programlı bir bilgisayar kadar özgür davranabilirsin. Bir dolar banknotu kadar biriciksin.


• Belki de gelecekten kaçıyoruz. Kaderimizden. Büyümekten. Yaşlanmaktan. Parçaları toplamaktan. Sanki kaçarsak, hayatlarımıza devam etmek zorunda kalmayacakmışız gibi.


• Kimse yeteri kadar izleyici olmadan histeri krizi geçirmez.


• Kendim olmaktan öyle sıkıldım ki. Güzel ben. Çirkin ben. Sarışın. Kumral. Milyonlarca lanet olası moda değişimi geçirip yine de kendimden kurtulamıyorum.


• Sevdiğiniz ve sizi seven kişi asla ve asla aynı kişi değildir.


• Dünyadaki oksijen bitmek üzereydi, Brandy o kadar çok konuştu.


 

Yazı başındaki görsel Chuck Palahniuk’un kendi sitesinden alınmıştır.

 

Kitabı buradan indirebilirsiniz. Görüşmek üzere, sevgiler.

İLGİNİ ÇEKEBİLİR:  Imagine / Hayallerin Ötesinde