Genel

Kürkçü Dükkanına Zorunlu Dönüş

Merhabalar efenim. İçmeye ayranı olmamasına rağmen sıçmaya helikopterle gitmeyi kendine ilke edinmiş aristokrat ruhlu(!) insanlardan biri olan kardeşim çadırdan çıkıp, abla bir gün de kapitalizmin köpeği gibi yaşayalım, sıtarbaksa gidelim, şuradan atlatayalım, buradan zıplayalım, diye tutturdu. Doğada yaşamaya gayret gösteren, okuduğu kitaplarını, giymediği elbiselerini ayakkabılarını başkalarına bırakan ben, tabii ki reddettim ama merkeze inip alışveriş yapma ısrarına karşı daha fazla direnemedim. Yeter ki sussundu. Eline aldığı yüksek fiyatlı eşyaları gördükçe bakıp iç geçirerek Ercan Taner’in “Hagiieeeğ bir kaleye baktıaağ bir baraja baktıaağ” şeklindeki aforizmasında belirtmek istediği kas-analitik düşünce kombinasyonuyla bir paraya, bir eşyalara bakıp el titremesi nöbetleri geçirdim.


Bu olay üzerine tüketimden girip bilmem nereden çıkıp yüzlerce analiz ve kamu supotu niteliğinde cümleler yazmak isterdim ama bunun için fazlasıyla yorgunum. Çünkü oyumuza sahip çıkmak adına yola çıktık ve memlekete geldik -tamamen vicdani-.


Bir şey değişeceğine dair bir ümidi olan var mı bilemiyorum. Hemen saldırmayın, gerçekçi olalım. Binbir fraksiyonlar yine “biz liberal solcuyuz ama onlar sosyal demokrat” deyip ikiye, “biz ulusalcıyız ama onlar yenilikçi” diyerek dörde, “onlar komünist, biz sadece sosyalistiz” diyerek sekize, on altıya, yirmiye bölünmüş, tabir-i caizse at izi it izine karışmış. Yine gündemimiz çok karışık tabii. Niyee? Gündem basit olsa mazallah, sorunları fark etme eşiğimiz düşer, gerçekleri görme kapasitemiz artar falan. Her şey çok bunaltıcı, her şey çok aynı. Siyasetle senelerce uğraşmış biri olarak şu an tek kelime dahi etmek istemiyorum.


En çok kızım Hejîr ile hasret gidereceğim için mutluyum, yavrum benim. Hanimiş anasının danası, hanimiş kızım diye onunla halıda yuvarlanmak bütün sinirlerimi gevşetiyor. Annemle aralarında çok güzel bir bağ oluşmuş ve “Torun istiyorum toruun!” diye serzenişlerde bulunan annem, tam bir anneanne olmuş. Ikisini izlemek çok keyifli.


Insan istedikten sonra yaşadığı her yeri güzelleştirip cennete çevirebilir desem çok optimist konuşmuş olur muyum bilmiyorum ama eskiden yüzüne bakılmayacak kadar felaket halde olan odam şuan şahane bir halde. Arada bir geldiğim bu evde, sığınacak bir yaşam alanımın olması güzel. Hejîr’in peluş kokoş pembe evi, minderi, tırmalama tahtası baş köşede, kitaplarım, çizdiğim resimler, tablolar yerli yerinde. Her eve dönüşte, gittiğim şehirlerden getirdiğim magnetleri döktüğüm masam… Dekorasyon ve düzen konusunda beni bilen canım annem, hiçbir şeyimin yerini değiştirmiyor. Bu arada bilmemkaç bine bilmemkaç bin çözünürlüklü hay definişın teknolocisine sahip üç numero gözlüklerimi kaybettim. Çözünürlüğüm düştü sevgili okurcum.


Gitmeden size bugün okuduğum bir hikayeyi bırakayım:


Dostoyevski bir toplantıda yüksek sesle okuduğu bir şiir nedeniyle Çar tarafından Sibirya’da hapse mahkum edilir. Hapis cezasını bitirdikten sonra anılarını kaleme aldığı “Ölüler Evinden Anılar” adlı kitabı yazar. Kitapta, hapishanedeki hayatından önce insanları tanıdığını sandığını ama yanıldığını burada anladığını belirtir. Yazar, “kara halk” olarak tanımladığı bu kitleyle karşılaştıktan sonra insanları çözümlemeye ve kendi iç dünyasının derinliklerine inmeye başlar.


Dostoyevski hapishanedeki bir köpeğin yanından geçen her mahkum tarafından tekmelendiğini gözlemler. Köpek mahkumlardan kaçmadığı gibi yanına bir mahkum yaklaştığında eğilerek tekmelenme pozisyonu almaktadır. Dostoyevski bir gün köpeğin yanına yaklaşıp başını okşar. Köpek şaşkın şaşkın ona bakarak hızla yanından uzaklaşır ve acı acı havlamaya başlar. O günden sonra köpek Dostoyevski’yi her gördüğünde ondan kaçar.


Ruhu köleleştirilmiş bu köpek bir sevgi açıdır. Bu durum insanlar için de geçerlidir. Hayatları boyunca haksızlığa ve kötü davranışlara uğramış sevgi açları iyi bir davranışla karşılaştıklarında nasıl davranacaklarını bilemezler. Bazen kötü davrandığınız insanlar size tapar, bazense iyi davrandıklarınız sizden nefret eder. Böyle insanların gözünde onları aşağılamanız onlar için bir beklentidir. Sizi gözlerinde yüceltirler. Eşit ve iyi davrandığınızda ise onların gözündeki değeriniz birdenbire düşer…


İyi insanlar ile karsılaşmanız ve güzel yarınlara uyanmanız dileğiyle, kendinize iyi bakın!


İLGİNİ ÇEKEBİLİR:  Dostoyevski û Evîna Wî Ya Hingof Polina Suslova