Felsefe

Kahkaha Benden Yana

  Soren Kierkegaard – Kahkaha Benden Yana ‘dan tadımlık:
   • Ben bir fikre aidim. Beni çağırdı mı giderim, bir gizli buluşma ayarladı mı gece gündüz beklerim, gün ortasında çağıranım yok, akşam sofraya bekleyenim yok. Fikir çağırdığında her şeyden vazgeçerim, daha doğrusu vazgeçeceğim hiçbir şey olmaz, kimseyi kandırmam, fikre sadık kalarak kimseyi , başka birini üzmek zorunda kalarak ruhum üzülmez. Eve döndüğümde kimse bakışlarımı okumaz, kimse yüzümün rengini deşifre etmez, kimse benim varlığımdan benim bile başkasına veremeyeceğim bir açıklamayı söküp almaz: Acaba saadet içinde miyim, umutsuzluk içinde mi, hayatı kazandım mı yoksa kayıp mı ettim?

 

   • Bütün insanlar sıkıcıdır. Sıkmak, kendini ve başkalarını sıkmak diye ikiye ayrılabilir. Başkalarını sıkanlar ayaktakımı, yığınlar ve genel olarak bütün insanlık kafilesidir. Kendilerini sıkanlar ise seçkinler, aristokratlardır; şu garip bir gerçek ki, kendilerini sıkmayanlar genellikle başkalarını sıkarlar, kendilerini sıkanlar da başkalarını eğlendirirler. Kendilerini sıkmayan insanlar genellikle şu ya da bu şekilde kendilerini son derece meşgul eden insanlardır; bu insanlar tam da bu sebepten en sıkıcı, en çekilmez olanlardır.
   • İki insan âşık olup da birbirleri için yaratıldıklarını düşünmeye başladıklarında, ayrılma cesaretini gösterme vakti gelmiştir; çünkü devam ederlerse her şeyi kaybedip hiçbir şey kazanamayacaklardır.
   • Dünyanın aptallıklarına gül geç, pişman olursun; gözyaşı dök, yine pişman olursun; dünyanın aptallıklarına gül geç ya da gözyaşı dök, pişman olursun; dünyanın aptallıklarına ister gül geç ister gözyaşı dök, pişman olursun. Bir kadına inan, pişman olursun; inanma, yine pişman olursun; bir kadına inan ya da inanma pişman olursun; bir kadına ister inan ister inanma, pişman olursun. Kendini as, pişman olursun; kendini asma, yine pişman olursun; kendini as ya da asma pişman olursun; kendini ister as ister asma, pişman olursun. Bu, beyler, bütün felsefenin toplamı ve özüdür.
   • Çünkü kördüğümün zorluğu insanda tutku yaratır, fakat yarıda bırakmak için gereken tutkuyu insanın kendisi sağlaması gerekir. Dışarıdan bakıldığında bir anlamda sonuç aynıdır, sanatsal açıdan bakıldığında bir şeyi sonuna getirmekle, özgür iradeyle yarıda bırakmak arasında dağlar kadar fark vardır.
   • Eğer birisi karısının sıkıcı olmasından dolayı boşanmak istese ya da görünce içi sıkıldığı için bir kralın tahttan inmesini ya da dinlemesi sıkıcı olduğu için bir vaizin sürgüne gönderilmesini ya da korkunç sıkıcı oldukları için bir başbakanın görevden alınmasını, bir gazetecinin müebbet hapsini istese, sonuç alamayacağını görecektir. Bu yüzden de dünyanın gitgide kötüye gitmesinde, sıkıntı arttıkça kötülüklerin de gitgide artmasında şaşılacak bir yan yoktur. Can sıkıntısı bütün kötülüklerin anasıdır.
   • İnsan umudunu kesmeden sanatsal olarak yaşayamaz; çünkü umut insanın kendini kısıtlamasını engeller. Umudun güzel rüzgarıyla denize açılmış insanı görmek ne hoş bir manzaradır, insan yedekte çekilme fırsatını bile değerlendirebilir; fakat umudun gemiye çıkmasına asla izin vermemek gerekir, hele kılavuz kaptan olarak hiç; çünkü umut sadakatsiz bir dümencidir.
   • Doğru anlaşıldığında hiç kopmayacak bağlarla birbirlerine bağlanacak beyinleri sık sık birbirinden ayıran sayısız yanlış anlamalar gözümün önünden kaybolup gittiler.

 

   Ve tabii ki “Tanrı beni yaratmakla ne kast etmiş olabilir?”
İLGİNİ ÇEKEBİLİR:  Okumak ve Anlamak