Felsefe, Genel, Pasajlar

Aşk İlgiyle İlgilidir

Çocukluk

Aşkın çocuklukla ilgili bir yanı olmalı. Çocukluk anıları ve acılarıyla ilgili bir yanı. Çocukluğunu anlatır her aşık ilkin, anılarını ve acılarını... Sonra bir şey olur, iyi ki olur, adı tutku, adı yakınlık, adı sıcaklık, onun olmak, onunla olmak… Herşey bir yana, o bir yana olur. Acayip olur, olmak tuhaftır, tuhaflık aşkla ilgilidir. Kim olursa olsun, böyle başlar aşklar; aşklar soru, acı ve anıdır… Geçmişin parça parça paylaşılması, geçmişin parça parça “pazarlanmasıdır” aşk başlangıcı.


Çocukluğun saflık ve yaramazlıkla ilgili bir yanı, çocukluğun pislikleri görmemek, görememekle ilgili bir yanı ve bu nedenle sürekli bir güzellik yaratmaya çalışmakla ilgisi olmalı. Aşk çocuklukla, çocukluk yaramazlıkla, yaramazlık oyunu bozmakla ilgilidir. Yaramazlık, ben oynamıyorum, “hile” yaptınız diyebilmek, küsmek, çekip gitmek, hüngür hüngür ağlamak, üzülmek, dayanamamak, insanı ve oyunu çok sevdiği için hemen affetmek ve yeni oyunlara durmakla ilgilidir. Aşk ve çocuk belirsizliktir! Belirsizlik, ne zaman ne olacağını, nasıl olacağını kestirememek, kestiremezliğin cazibesi, korkusu, güzelliği, merakıdır. Merak bittiğinde aşk bitmez ama başka bir adrese taşınır.



Aşk gider!

Aşk hiç bitmez, adres değiştirir sadece. Çünkü çocuk ve aşk bir göçebedir. Yerleşmeyi beceremeyen, beceremediği için hep bir oraya, bir buraya konan ömrü çok kısa bir kelebektir. Aşk ve çocuk birlikte büyür. Yan yana. Çocuk büyüdükçe çirkinleşir, aşksa güzelleşir. Aşk sürekli bir çocuklaşma, küçülmedir. Aşk büyümeli, çocuk büyümemelidir. Çocuk büyürse adam, çocuk büyürse kadın, çocuk büyürse varlığım varlığına armağan, çocuk büyürse vatandaş, çocuk büyürse seçmen, çocuk büyürse rol, çocuk büyürse kötü olur. Aşk büyürse ferah olur, apaçık olur, kendiliğinden olur, umut ve güzellik olur, aşk büyüdükçe çocuk olur. Aşk büyümeli, aşk büyü’meli, çocuk büyü’meme’lidir. Büyümenin bilmek, bilmenin ne yazık ki bu dünyada iktidarla ilgili bir yanı vardır. İktidarın ne çocuk, ne de aşkla ilgili bir yanı henüz görülmemiştir. Görüldüğü yerde başka bir adrese taşınmıştır. Gider… Aşk ve çocuk göçebedir zaten. Nesli, aslı, astarı azalan bir göçebe.


Ertelememek

Aşkın ertelememekle ilgili bir yanı olmalı. Günlük koşuşturma, günlük duyarsızlık, günlük aptallıklardan insanın başını kaldırıp kendine ve çevresine bakmasıdır ertelememek. Raflara, düzene, uyuma ve yenilmişliğe kaldırdığımız hayati soruları tekrar sormak, tekrar yeni yanıtlar aramak, hayatımıza ve kendimize yeni biçimler vermek, yeni biçimler vermeyi istemekle ilgilidir ertelememek. Akıp giden zaman denen o nehrin üzerine küçük de olsa barajlar kurmak, o barajlarda sevgi, o barajlarda paylaşım, o barajlarda üretim, sıcaklık, insanlık meyveleri yaratmaya çalışmaktır ertelememek.



Şu üç günlük dünyada aşkın tarihi ertelemek ve ertelememekle özetlenebilir. Her aşkın kendince, kendisine göre bir tarihi vardır, aşk adres değiştirdiğinde anlaşılır aşkın tarihi, içindeyken anlayamaz insan, içindeyken yaşamaktır çünkü. Yaşamak, anlamaktan çok olmakla ilgilidir. Güzel olmak, çirkin olmak, kaba olmak, çiçek olmak, böcek olmakla ilgiliyken insan anlamaz, anlamak istemez, istese de yapamaz, çiçek çiçekliğini, böcek böcekliğini, aşk aşklığını bilmez çünkü, bu nedenle aşk adres değiştirdiğinde görür tarihini. Tarihi, ertelemek ve ertelememekten ibarettir, ertelememek aşka yakın duran, yakın durdukça büyüyen zor’dur. Aşk ve ertelememek zor’dur. Zorluk çıkarmak değil, zor’la uğraşmaklır. Ertelemenin hükmü geçtiği yerde aşk bitmez, adres değiştirir. Aşk göçebedir çünkü, yerleşmez, yerleşmeyi beceremez, becerdiğinde aşk değil, başka bir şeydir. Aşka durmak değil, başka durmaktır.


Soyunmak

Aşkın soyunmakla ilgili bir yanı olmalı. Her iki anlamda da soyunur âşıklar. Ruhen ve bedenen… Her soyunuş sınırı kadardır, yapabileceği kadardır, yapılabilecekler nedense ama nedense hep bir fazladır. Soyunmak, giyinikliğimizle, adaptasyonla, el ne der ayak ne derle ilgili olsa gerek. Her şeye ve hiçbir şeye rağmen soyunarak güzelleşir insan. Kadın elbiselerini çıkardığında daha bir güzeldir, erkek savunmalarını çıkardığında.


Oysa, kadın da erkek de bir şeyini çıkarsa, çıkarabilse daha bi güzel olmaz mı? Soyunmak, kendin olmaya giden yolda bi duraktır, çoğumuz uzun bir süre konaklamayız bu durakta, atlarız ilk otobüse, o nedenle de kötüdür soyunmak, aldatıcıdır çünkü. Sabah makyajlar tazelenecekse, ruhumuzu ve bedenimizi örtüp, akşam yaşadıklarımızı, düşündüklerimizi kıçımıza sokup, hiçbir şey yokmuş gibi yine o berbat, yalan hayatın içine atacaksak kendimizi, ne önemi var ki soyunmanın, giyinmenin? Ama yine de, yine de güzeldir soyunmak, güzellik yaratmakla, yaratmaya çalışmakla ilgilidir.



Güzellik, yaratılır ya da yaratılmaz soyunarak, bu hiç önemli değil, bu çok önemlidir, çünkü denemişsindir, çalışmışsındır, tek başına denemek bile güzelleştirir soyunmayı. Soyunmak, doğallıkla, doğallık insanla ve daha çok hayvanla ilgilidir. Bu nedenle hayvanlar ve âşıklar soyungandır. Güzeldir, hoştur. Hoşluk, boşluğu çağırır hemen, siz isteseniz de istemeseniz de çağırır, hoşluk, boşluğu anımsattığı için, anımsatabildiği için çok hoştur. Hoştur ama boştur da soyunmak.


Çünkü giyinmek vardır öte yanda, öte yan hemen yanıbaşımızdır. Yanı başımızda hep bir tehlike vardır bu nedenle. Soyunan biraz sonra giyinir çünkü. Giyinmese, giyinmemeyi becerebilse, soyunmak ne hoştur. Ne boştur ki soyunmak, sabah makyajlarımızı tazeleyip, o yalan, o sahte, yani bu yalan, bu sahte hayatın içine kerizleme dalmaktır. Soyunmak, o sahte, bu yalan hayatın içine dalıp dalıp, geceleri birkaç soluk alabilmektir ki, yeniden o sahte, bu yalan hayata dalabilelim diye, işte bu nedenle, işte başka bir nedenle hoştur soyunmak, hoş olduğu kadar da boş.

İLGİNİ ÇEKEBİLİR:  Spinoza, Ruhun Dalgalanışları


Tanımlar

Aşk tanımlara, tanımlar aşka ıraktır, çünkü her aşk ve her tanım kendini yaratır, yaratmazsa adres değiştirir. Aşk ve tanım, yan yana duramayan inatçı iki keçidir. Biri sınırla, diğeri sınırsızlıkla, biri hapsetmekle, diğeri özgürlükle ilgili.. Tüm bu sözlerden sonra hâlâ aşk nedir diye soruyorsanız kendinize, hâlâ bir tanım peşindeyseniz, beyhude bir işle uğraşıyorsunuz demektir, size de bana da pes yani, aşktan bahsedeceksek illa ki, illa ki ilgiden bahsediyoruz demektir. Aşk, ilgiyle ilgilenir çünkü, ilgi senle, benle, aşkla, hayatla ilgili kocaman ve küçücük bir sözcüktür sadece. Türkçede dört, başka dillerde başka ve de illa ki başka harflerle ilgilidir ilgi.


Ali Tarhan, Ocak 1995, Şizofrengi Dergisi, sayı:19