Tarihteki İlk Güzellik Yarışması ve Ekşın Dolu Mitolojik Bir Düğün
Leydiyiz en centılmıns, ne habersiniz? Mevsimden mütevellit insanlar hunharca evlenirken gelin size sonu çok enteresan bir yere çıkan bir düğün derneğin hikayesini anlatayım.
Tanrı olmanın verdiği güçleri kendi aşnafişneli işleri için kullanan ve sürekli başı Tanrıçalar ve onların entrikaları ile belada olan Zeus’ tan eski yazılarda söz etmiştik. Efenim biliyorsunuz ki kendisi çok çapkın -dişi-erkek herkes onun olsun isteyen- bir Tanrı Bey. Tanrı ve Tanrıça diyoruz, mitolojiyi ve ego savaşlarını şöyle bir gözünüzün önünden geçirin. Geçirdiniz mi? O zaman şöyle buyrun.
Zeus bu, gözüne kestirdiği ve istediği bir şey için neler yapmaz ki! Bu sefer hedefi Gümüş Ayaklı Su Tanrıçası olan Thetis’ tir. Kendisi inanılmaz güzel bir Nereid yani deniz perisidir ve Zeus onunla birlikte olmak istemektedir. Fakat üzerinde şöyle bir lanet vardır: Thetis’ in doğuracağı çocuk babasından güçlü olacaktır. (Spoiler; bu çocuk ileride kim olacak dersiniz? Achilles, evet bildiğimiz Aşil)
Zeus bunu göze alır mı? Bu konuda Metis’e neler yapmıştı, hatırlayalım: Zeus karısının yani Metis’in hamile olduğunu öğrenince, kendi tahtını sarsabilecek, kendisinden güçlü bir çocuk doğacağı korkusuyla Metis’i yutmuş. Zeus tarafından yutulduğu sırada Metis hamile olduğu için daha sonra akıl ve sanatın tanrıçası Athena, Zeus’un başından zırhıyla çıkmıştı. Tövbeler olsun. Zeus istediğini alamayıp hevesi kursağında kalınca Thetis’ in bir Tanrı ile değil bir ölümlü ile evlenmesini ister. Bu kişi de Peleus’tur.
Neyse efem, hazırlıklar başlar. Zeus düğüne herkesi davet eder, bir kişi hariç. Karmaşa ve kavga Tanrıçası Eris! Düğün günü gelmiştir, Tanrıların dağı Olimpos’ta düğün dernek kurulmuş, şaraplar su gibi akmakta, kah halaya durulup, kah havaya kurşun sıkılmaktadır. Bu organizasyona davet edilmeyen Fesatlık Tanrıçası Eris, intikam almak için plan yapmaktadır. Sonunda düşünür taşınır ve altın bir elma alarak üzerine “En Güzele” yazıp Olimpos’a düğünün tam ortasına atıverir.
Birbirini çekemeyen ve sürekli yarış halinde olan o kadar Tanrıçanın olduğu yerde bundan daha kötüsü yapılamazdı Sayın Sinsirella. Hemen altın elmayı kim alacağına dair dedikodular yapılmaya başlar. Zeus’un ifrit hanımı Hera, akıllı kızı Athena ve fingirdek baldızı Afrodit, elmayı hemen üzerlerine alınırlar. Üçünün arasında çekişme başlar, Zeus’a gidip “Sen Tanrıların Tanrısısın, en doğru seçimi sen yaparsın.” derler. Zeus yer mi? Birini seçse diğer ikisinin gazabından sonsuza dek kurtulamaz. Sonsuza dek derken lafın gelişi değil zira üçü de ölümsüz!
Zeus kurnazca bir fikir üretir. Hepsinin tanrısal özelliklerini yaküünen bildiğini, o yüzden sadece fiziksel güzelliğe dayalı adil bir karar veremeyeceğini , bunu ancak Tanrıçaları tanımayan ölümlü bir erkeğin yapabileceğini söyler. Bu kişiyi bulması için Hermes’e emir verir. Zeus tarif eder bana şöyle şöyle birini bul diye. Aslında tarif ettiği kişi bellidir: Priamos’un oğlu Paris! Mevzubahis Paris, günümüzde Orlando Bloom ile suretlenen, Truva’nın kaçak prensi Paris’ten başkası değil evet. Tünelin ucu görünmeye başlıyor sanırım sevgili canımlar.
Neyse efem, detayları atlayıp Paris’in seçim anına geliyorum. Ortada hırs, ego ve itibar olduğu için türlü vaat, rüşvet, teşvikler döner. Hera ona sonsuz zenginlik ve krallık sunar, Athena kudretli bir komutanlık ve bilgelik sözü verir, Afrodit ise “Sana dünyanın en güzel kadınını ayarlicam” der. Bu kadın kimdir, bilin bakalım? Tahminleri alalım? Eveet, o vakitler Yunan Kralının zevcesi olan Helen!
Yukarıda gördüğünüz gibi Paris altın elmayı alır ve Afrodit’e uzatır. Böylelikle tarihteki ilk güzellik yarışması bu şekilde son bulur. Hikayenin devamında ne mi olur? Paris iti Afrodit desteğiyle, Helen’i kaçırır, Yunanlar çok kıl olur, gelir Truva’yı dağıtır, Brad Pitt as Aşil, “Hektooor nerdesin” diye sur dibinde yırtınır. Bu tatsız olaylar, hikayedeki en yakışıklı kişinin topuğuna sıkılmasıyla son bulur.
Görüşmek üzere efenim.
Demek ki sadece şimdilerde yokmuş evlilik öncesi problemler ☺☺
Çok eğlenceliydi ya dur bir daha okuyayım ������
Zeus hep olay hep skandal. Tanrı da olsa erkek işte.
:)) eline sağlık Salome, güzeldi. Keşke hala yaşıyor olsaydı o tanrılar ve Afrodît ile kanka olsaydım :/
Mitolojinin böyle değişik hikayelerinden daha çok istiyoruz Salomè hocam.
Zeus’un nadir vazgeçtiği kadın(erkek, peri, tanrıça, hayvan)lardan biridir Thetis, hem de kardeşi Poseidon da ona göz koymuşken. Kendilerinden daha güçlü bir tanrı oluşmasın diye sevdikleri kadına birlikte fani bir koca arıyorlar, ey makam sen nelere kadirsin 🙂
Quran bu Zeus efsane adam. Mecaz mı yaptım anlamadım ben de.
Öyle diyorsunuz da kadınlar da her dönem birbirine düşman. Boşuna dememişler kadının en büyük düşmanı başka bir kadın.
Vay be. Kadınlar birbirlerini en iyi anlayan varlıklar olsa da, birbirlerine destek olmalıyken aksine birbirlerine karşı dehşet bir kıskançlık beslerler..
Efenim sene teeee geçen sene.. Amed yüksek kahvede çay içioz.. bulmacada soru “gümüş ayaklı tanrıça” bi an içim acıdı. Yüreğim kan ağladı. Thetis ablamız için bi sigara yakıp yumuldum hayalde tanrı dağına. Bre Zeus , bre uçkur tanrısı. Yapılır mı lan böyle kalleşlik bu kadına.
Söylenen o’dur ki, bu ablamız elmas parlaklığında bir tene sahip. Bedeni su, ayakları gümüş, saçları altın sırması. Gözleri Cezayir menekşesi. Sesi 90’ların 900 lü hatları. Bir tül elbise ile gezinen ablamız Cine5 şifreli yayın öncesi “abone olursan devamı var bebişim” edasında. Hal böyleyken tüm tanrılar eli vicdanında, dolanıp duruomuş bu ablamızın etrafında. Mesele ilk patlak verdiğinde Hera Zeus’a “la olm bak hadım ederim seni! Yeter da!” deyip kavgaya tutunmuş. Zeus ile Hera kavgasına oğulları Hephaitos girivermiş. Baba uçkurun belasına sonumuz gelecek yeter artık demiş, Zeus sinirden Hephaitos’u Olympos’tan aşağı atmış derler. Kimileri ise Hephaitos’un akıl almaz çirkin oluşundan ötürü Hera doğurur doğurmaz dağdan attı der. Her şekilde de dağdan atılan bu abimize yine yüreği de güzel olan Thetis ablamız alıp bakmıştır.
Koca koca tanrılar bir ARGE çalışması yapıp prezervatif keşfedeceklerine, “abi biz bu hatunu napalım” derdine düşmüşler. Bizim piç kîrtûj Zeus “madem güdemiom koyunu, bozarım ben bu oyunu” deyip “ölümlü ile evlendirelim” deyivermiş. Berdel mevzusunun buradan çıktığı söylenir. Oysa bu ablamız Athena, Poseidon, Hera ve Apollon ittifakı ile zincirlere bağlanıp tahtından olan Zeusu kurtaran kişidir. Deveye diken insana öpen stratejisi de bu dönemden kalma yani. Hayatı boyunca bir tek Okeanos’ a aşık olan, Doris’in kızı, Nereidlerin en güzel kadını bu ablamız, Peleus (böle isim mi olur la)’dan doğan çocuklarını tek tek ateşte oturtur ve ölümlerine sebep olur. Amacı ölümsüz olmalarını sağlamaktır. Tam Brad abimizi de yakacak Peleus bunu yakalar ve kovar. Acıların kadını ablamız sulara geri döner.
Aslına bakarsak Zeus “kişi kendinden bilir işi” politikasını uygulamıştır. Bu kadınla evlenmek ister, ancak kendisi güç ve iktidar için babasını devirmiş biri olduğundan aynısını yaşamak istemez. Hadi bu ipnetor istemedi. Ulan ben Poseidon’un yerinde olsam “madem taht benim değil, bari oğlumun olsun der evlenirdim.
Kadın’ın güzelliği söz konusu olduğunda girdikleri kisvet burada da söz konusu. Koca koca tanrılar bile “en güzel benim” kavgasında. Allahtan o sıra instagram yoktu. Bizler her daim tanrıcı değil, Nefertiti’ciyiz deyip ayrı bir parantez açalım.
Başımıza ne geldiyse elmadan geldi arkadaş. Havva elmayı ısırdı cennetten kovulduk. Pamuk prenses elmayı ısırdı yedi veledi zina hikayesine maruz kaldık. Newton’un kafasına elma düştü, onca yıl kuantum fiziğinden olduk. Iphone (apple o yaaa) elma’sı için böbreğimizi sattık.. yeter ulan! Niyse, Aşil tendonu abimize selam olsun. Ve güzel kadınlar yanımızda oksun deyip çay içimliyorum.
AHAHAHHAHAHHAHAHAHAHHA
Yaaaaaa o kadar iyi geldi ki ben bunu açar açar okur gülerim üç ay. Gülmekten ciddi olamıyorum şu an. Hhsjkl.
[…] dalar. Zeus uyandığında savaş bitmiş ve Hektor hakkın rahmetine kavuşmuştur. (Daha önce tarihteki ilk güzellik yarışmasını anlatırken Truva Savaşı’na değinmiştim. Pasithea ve Hypnos da böyle […]