Gezi Notları

Mavikent Mesire ve Kamp Alanı

Selamlar efenim! Bu yaz bütün olumsuzluklara rest çekerek, yeni yerler keşfetmeye ve bunları, siz sevgili dostumlarımla paylaşmaya karar verdim. Mavikent Mesire ve Kamp Alanı’na, Silifke’yi geçtikten biraz sonra, şu tabelayı gördüğünüz yoldan saparak, yaklaşık 8km sonra varabilirsiniz.


8 km dağcı-kampçı arkadaşlar için kulağa az gelse de kamp alanına giden yol oldukça zorlu, uzun ve dik yokuşlardan oluşuyor. Kendinize güvenmiyorsanız, yolun kenarına oturun ve geçecek bir otomobil bekleyin derim. Eğer hafta içi ise okul servisleri geçiyor, rica ederseniz sizi girişe kadar bırakıyorlar. Ben öyle yaptım şahsen. Servisteki çocuklara Ferdi Tayfur-Huzurum Kalmadı dinleten abiye de buradan selamlar.



Çadır atmak için herhangi bir ücret vermiyorsunuz. Alanın sağ tarafı daha düzlük, sol tarafı ise daha dik ve dağlık. Ben, lavaboya, denize daha yakın ve düz oluşu sebebiyle sağ tarafa çadır kurmayı tercih ettim.




Mesire alanında lavabo ve duş bulunmakta, ben bulunduğum sırada henüz sezonu açmadıkları için kullanma konusunda herhangi bir sıkıntı yaratmadılar. Fakat oradakilerden öğrendiğim bilgilere göre, lavabo ve duş alanı, yukarıda bulunan beyaz evlerden oluşan siteye aitmiş ve yazın kesinlikte site harici insanların kullanmasına müsaade etmiyorlarmış. Hatta bu sebepten çokça tartışma yaşanıyormuş. Denizi ve sahili ise taşlık. Elektrik panosu vs yok, kendizi tamamen doğaya teslim ediyorsunuz.


Gitmeden evvel yiyecek, içecek ihtiyaçlarınızı aşağıdan, Yeşilovacık’tan karşılamanız gerek. Çünkü, sadece yukarıdaki sitede bir büfe bulunmakta. Ben oradayken büfenin sahibi vefat etmiş ve büfe kapalı haldeydi. Zaten az miktarda ve çeşitte ürün bulunuyor, erzaklarınızı gitmeden almanızı öneririm.”Elektriksiz durabilirim, sessizlik, huzur ve yalnızlık istiyorum.” diyorsanız, Mavikent haftasonu kaçamak yapabileceğiniz bir yer.



 

Gelenlerin geneli, teknesi ile gelip denize açılan insanlar. Balık popülasyonu açısından oldukça iyi bir yermiş. Balıkçılarla sohbet esnasında öğrendiklerime göre; karşıdaki adanın batı tarafında balık oldukça fazla imiş ve en çok, gümüş, barbun, mercan çıkıyormuş, çupra da varmış fakat küçüklermiş.



Gece denize açılan ve denizden dönen balıkçıların muhabbetine tanık olmak oldukça eğlenceli. Sohbetlerini ekseriyetle, “Rastgeleee!” diyerek bitiriyorlar. Aşağıda bir abinin yakaladığı derya kuzularını görüyorsunuz.



Yakacak odun bulma konusunda sıkıntı yaşamadım. Mesire alanının sol tarafında yukarı doğru ilerlerseniz, yaş olmayan yakacak odunlar toplayabilirsiniz.



Sabahları güneş doğar doğmaz, yukarıdan gelen koyun kuzu sürüleri var. Gece çadırınızın etrafında onların ilgisini cezbedecek şeyler bırakmayın derim.



Son olarak, oraya gidip zor durumda kalan, taksi bulamayan arkadaşlar, salomecizrawi@gmail.com adresine mail atarsanız, taksici Veli Abi’nin numarasını verebilirim. Kendisi size yardımcı olacaktır. Başka bir yerde görüşmek üzere efenim. Kendinize iyi davranın!


 

İLGİNİ ÇEKEBİLİR:  Gürcistan Notlarım