Mersin Ağacı, Adonis, Adonis Kompleksi, Manisa Lalesi
Uzun bir aradan sonra, merhaba. Tıp ve psikoloji başta olmak üzere bilimsel terminolojide mitsel sembollerin geniş kullanıma sahip olduğu malumunuz. Mitoloji ve bilim etkileşimi, uygarlık tarihinin başlangıcından bu yana varlığını sürdürmektedir. Bu etkileşimleri araştırmayı, okumayı ve hikaye anlatıcılığını çok seven biri olarak bugün sizlere Adonis ve Adonis Kompleksi’nden söz etmek istiyorum.
Hikayenin başlangıcında sahnede yine Aphrodite var. Suriye Kralı Thesias’ın (ya da Kıbrıs Kralı Kinyras’ın) kızı olan Myrrha (ya da diğer ismiyle Smyrna), Aşk ve Güzellik Tanrıçası Aphrodite’nin lanetine uğrayarak babasına aşık olur. Myrrha’nın annesi Kenkhreis, kızının Aphrodite’den daha güzel olduğunu söylemiş ve Aphrodite’yi çılgına çevirmiştir. Aphrodite de kızının babasına cinsel arzu duymasını sağlayarak hem Kenkhreis’i hem de daha güzel olduğu iddia edilen Smyrna’yı cezalandırmayı hedeflemiştir. Smyrna bu lanetle, mitolojide bitmeyen türlü katakullilerle babasıyla tam on iki gece boyunca birlikte olur ve bu birliktelik sonucunda öz babasından hamile kalır. Son gece Smyrna’nın öz kızı olduğunu anlayan Thesias, dehşete kapılır, bunun çok büyük bir günah olduğunun farkına varıp tanrıların lanetine uğramaktan korkar ve kızını öldürmek ister.
Smyrna, kendisini öldürmek için peşine düşen babasından kaçıp tanrılara sığınır. Tanrılar onu babasının bulamayacağı, ormanda saklanabileceği bir ağaca; Mersin Ağacı‘na dönüştürür. Smyrna hamiledir, aylar sonra ağacın kabukları çatırdamaya başlar ve içinden “ölümlülerin en güzeli” olarak adlandırılan Adonis çıkar. Adonis o kadar güzel bir bebektir ki güzel olan her şeye sahip olmak isteyen fettan Aphrodite, onu büyütmesi için Yeraltı Tanrıçası Persephone’ye verir. Zaman geçtikçe büyüten ana ile onu veren Aphrodite arasında Adonis senin olacak, hayır efendim benim olacak çekişmesi başlar. İkisi de Adonis’e aşık olmuştur. Tanrıçalar arasındaki kavga kızışınca Zeus olaya el koyar. Artık inanılmaz bir vücuda ve güzelliğe sahip olan bir delikanlı olan Adonis’in yılın ilk dört ayı Persephone’nin, son dört ayı Aphrodite’nin yanında, kalan dört ayda ise istediği yerde olmasına karar verir. Adonis, yeraltına Persephone’nin yanına indiğinde bütün canlılar yas tutar, kış gelir; dört ay sonra yeryüzüne çıktığında toprak bereketlenir, doğa neşe ile canlanır. Söylenene göre Adonis, kalan dört ayda da Aphrodite’nin yanında olmak ister, bu da hem Persephone’yi hem de diğer Tanrıları kıskançlık krizine sokar.
Adonis’in Tanrıçalar arasında paylaşılamadığını duyan Tanrı beyler durur mu? Kıskanç Tanrılar, Savaş Tanrısı Ares’in kumpasıyla Adonis’in üzerine bir yaban domuzu salarlar ve saldırıya uğrayan Adonis, kasığından ağır bir şekilde yaralanır. Açılan yara ile güzelim Adonis kanaya kanaya oracıkta can verir. Efsane odur ki Adonis’in dökülen kanıyla sulanan toprakta Manisa Laleleri biter. Kimi kaynaklar, kalan dört ayı da Aphrodite’nin yanında geçirmek isteyen Adonis’in Persephone tarafından öldürüldüğünü söyler. Bir efsaneye göre de Adonis’in ölümüyle kahrolan Aphrodite, günden güne erimeye ve güzelliğini kaybetmeye başlar. Tanrılar toplanıp Adonis’e yeniden can verirler. Bu da baharın gelişini sembolize eder.
Bak, izini sürerek ürkütüp çıkarmış köpekler
İninden bir domuzu; ormandan kaçmaktayken vuruldu
Kıvrık kargısıyla Cinyras oğlunun.
Domuz eğik burnuyla çıkardı kargıyı kanlı yaradan
Saldırdı delikanlıya; titreyerek sığınak arayan,
Azgın domuzdan kaçan gence. keskin dişiyle derin
Bir yara açtı yumuşak etinde. öldürdü yığdı yere.
Daha varamamıştı Cythera kıyılarına, uzayı yaran
Oynak arabasında oturan. kuğu kanatlı tanrıça; kalkıp Kıbns’tan.
Uzaktan sezince ölenin iniltisi, çevirdi oraya.
Gördü yüksekten öleni, kanında çırpınışını.
Birden atladı aşağı yırttı giysileri. yoldu saçını,
Bir çığlık yükseldi göğsünden. dövündü, küstü yazgıya
Dedi ki: bütün varlığınla yaşayacaksın, Adonis,
Yitmedin, üzüntümün bir anıtı olarak kalacaksın,
Ölümün, çektiğim acıyla her yıl yinelenen törenlerde dipdiri kılacak seni gönlümüzde. (Ovidius)
Bu hikayeden hareketle; yaban domuzu tarafından aldığı yaranın kasığında bulunması sebebiyle insan anatomisinde kasıkla karın arasında yer alan kasa Adonis Kası denilmiştir. Burası tıp ile olan ilişkisi. Peki, psikoloji terminolojisinde Adonis miti bize ne anlatır?
Adonis miti, psikoloji literatüründe erkeklerin vücutları ile ilgili takıntılarını ifade eden Adonis Kompleksi ile karşılık bulmaktadır. Adonis Kompleksi; erkeklerin, bedenin maskülen güzelliğini ön plana çıkarmayı ve kaslı bir beden elde etmeyi amaçlarken duydukları saplantı boyutundaki yıkıcı kaygı ve güvensizliği ifade etmek için kullanılır. Erkekler, vücutlarına yoğun ilgi göstererek bedenlerini takıntı haline getirir ve kimlik bunalımına girerler. Harvard Üniversitesi psikiyatri profesörü Harrison G. Pope’ye göre bu sorun, modern toplumun ve medyanın güçlü ve gerçekçi olmayan mesajlarıyla birleşen biyolojik ve psikolojik güçler tarafından yaratıldığından, her zamankinden daha kaslı, her zamankinden daha fit ve çoğu zaman ulaşılamaz bir erkek vücut idealini vurgulamaktadır. (The Adonis Complex: The Secret Crisis of Male Body Obsession)
Takıntılı bir şekilde spor yapan, aminoasit bağımlısı erkekler bu mitten haberdar mıdır, bilmem. Görüşmek üzere.
*Yazı Görseli: Peter Paul Rubens, Venus and Adonis
https://ps.psychiatryonline.org
https://projects.iq.harvard.edu
Valla iki senedir fitnessa gidiyorum ve gayet simetrik bir vücut yapmışım. Hergün onu izliyorum. 🤷😎 Mitoloji ve psikoloji ne derse umrumda değil. Önemli olan benim mutlu hissetmem 🤷🍷 özellikle bu çarpık dönemde
Hocam son cümlelere kahkaha attım. Erkeklerde kas kütlesi ile zeka ters orantılıdır.😅 frazer’in iki ciltlik kitabı vardı orda adonisi apayrı anlatıyor.
dest xweş.☘️
1. Ah biz erkekler ne çekmişiz ya. Zavallı Adonis. Kadınlar bedenimizi bir meta olarak görmekten ne zaman vazgeçecek? Yazıklar olsun. Bir erkek sığırma evimiz bile yok. Acilen EMER kurulsun. Gerisini KAMER düşünsün.
2. Tablodaki kadınlardan birinin “Ahanda tam buradan çıktı. S.kmeseler bari” deyip ağacın doğuran yerini parmağı ile göstermesi de yazı kadar ilginç.
3. Tamam Afrodît Smyrna’ya büyü yapmış da Smyrna’nın babasının öz kızını tanımayarak “malolojik varlık” olarak hikâyede yer alması da ilginç: “Bir hatun geldi, yüzü bir yerden tanıdık. Sevişirsem kesin hatırlarım.”
4.Eline, diline, yüreğine sağlık. (Direkten dönen Hacı Bayram Veli )
Ooo özlemiştik
Geçmiş olsun hocam
Aklıma nedense, Arabistan Çölü’nde ağlayarak ayaklarını yere vurarak, ayağının değdiği yerde su fışkıran bebek geldi (Adonis’in dökülen kanı.) Tarih ne kadar derinlikli ve efsane ve masallarla dolu.. çok fisunkar.. Modern Andersen’e, Salome de olabilir 🙂 kucak dolusu selamlar bize bu yazıyı okuttuğu için.