Saygıdeğer Bir Düşman
Acı çekmek bazıları için özgürlüktür; Nietzsche için hem özgürlük hem de yaratıcılıktır. İleri derecede miyop gözleri, okumasını da yazmasını da zorlaştırıyordu. Her bir hecenin ok gibi gözlerine battığı, mum ışığında eriyip ise dönüştüğü, kendi ateşinde tükenip damla damla aktığı zayıf gözleriyle, büyük sıkıntı yaşıyordu. Bunun yanında, kronik migreni yüzünden haftalarca kendini kapattığı karanlık odalarda ağrılardan kendini sağaltmak için verdiği savaşımlar ise cabası.
Babası, Protestan bir papazdı. Evin tek erkek çocuğu olarak sık sık vaazlara maruz kalmıştı. Bu durum, dört yaşındayken babasının ölmesiyle sona erdi. Asıl vaazı şimdi başlıyordu: Annesi, büyükannesi, iki halası ve kız kardeşi ile aynı çatı altında “küçük papaz” diye çağırdıkları Nietzsche ’yi el bebek gül bebek büyütüyorlardı.
O bir ahlaktanımazdır. Kendisini en uygun ifade eden tılsımlı kelime olarak bunu seçmiştir. “Ahlak yoktur. Eğer bir kişi için dünyada “tek ahlak” varsa; bu ahlaksızlıktır.” sözleriye tam bir put kırıcıdır filozofumuz. Bir o kadar da kışkırtıcıdır.
Her Alman gibi o da üniversite sıralarında bozuldu, yoldan saptı. Bir zamanlar evde Küçük Papaz diye çağırılırken, Bonn Üniversitesi ’nde bir tanrıtanımaz oldu. Almanya’nın en iyi öğrencileri tarafından kötü yola düşürüldü. İçki içti; sarhoş oldu, kavga etti, manita peşine düştü ama yine de olmadı, içkiye de sigaraya da alışamadı. Felsefe, estetik, edebiyat ve dil bilimi gibi sahalara çekti kendini ama hiçbir zaman kötü arkadaşlarını satmadı.
Postmodernizmin ruhani lideri, modernizme balyoz indirmiş filozofu. Marx’ın şimdiye kadar hiçbir filozof dünyayı değiştirmek için yola çıkmadığından dem vurmasına nazire yapar gibidir. Nietzsche, insanı değiştirmek ister; modern dünyanın sağlıksız organlarının hepsini çıkarıp atmak ister. Yani, sistemin beynini ve kalbini.
“Burada gözler önüne sermeye çalıştığım, gelecek iki yüzyıldır. Gelecek olanı tarif ediyorum, yani artık farklı gelemeyecek olanı, nihilizmin gelişini. Bu hikaye şimdi ile ilgili olabilir, ihtiyaçtan kendisi iş başında olabilir.” Artık filozof nihilizmi kucağımıza atmıştır. Kendisini gelecek 200 yılın kültür lideri olarak ilan eder. Pesimistlik ve nihilizm tohumlarını ekmekle kalmamış, tohumlarını ıslah etmiştir.
“Tanrı öldü”, öldürenler suçüstü yakalandı. Arabeskçilerin öncüsü filozofumuz, hayatın hiçbir nesnel ve mutlak anlamı olmadığını, hayatın ilahi bir planın parçası olmadığını, doğanın da bizim düşündüğümüz gibi sistemli olmadığını söyler.
Bu hayatın bütün trajedisini, “trajik iyimserlikle” açıklar. Bu, Anlamsızlığın ve hiçliğin ortasında, üstinsanın kendi özgür iradesini yaratmak zorunda kalmasıdır. der. Üstinsanın içinde her ne olursa olsun bütün hiçliğe rağmen kötümser bir yaşama arzusu vardır. Aslında biz altinsanı tanıyor, biliyoruz. Nietzsche eserlerinde üstinsandan deyim yerindeyse incir çekirdeğini doldurmayacak kadar az bahsetmiştir ki belki de herkes, kendi üstinsanını yaratacaktır. Bu bir hayatta kalma savaşıdır. Üstinsanın zayıflarla çetin mücadelesidir. Bu savaşta galip gelecek üstinsan, anlamsız evrene anlam yükleyecek ve korkularından, zaaflarından kurtulacaktır.
Bilim, din ve politika; hangi amaçla olursa olsun “güç istenci” için çabalamaktadır. Üstinsanın, hiçbir politik ve dini tutum sergilemeyerek kendi güç istencini elde etmesi gerektiğini belirtir. Ne bilim insanları ne de din adamları / insanları bu güç istenci karşısında tarafsız değildir. Üstinsan bu gücü elinden kaçırmamalıdır.
Üstinsan için Tanrının ölümü, felaketin haberi değil büyük bir fırsatın işaretidir. Korkaklar ve pısırıklar için bir yıkım; korkusuz üstinsanlar için bir fırsattır. İnsanı sınırlayacak bir Tanrının yok oluşuyla üstinsan artık zincir seslerinden başka iç sesini de duyabilecektir.
Cem beyi tekrar burda görmek ne güzel yüreğinize sağlık..
Küçük Papaz az değilmiş haa.
Sağolun Cesur Bey 🙂
Küçük Papaz pek bir isyankar çıktı
Hocam öncelikle merhaba benim dikkatimi çeken bir konu var sayfada bunca olağan üstü güzel şeyler olurken neden daha çok yazmıyorsunuz uzunca bir zamandır yoktunuz?
Cem Hocam, gözümüz yollarda kaldı. Çok güzel bir geri dönüş olmuş. Kaleminize kuvvet, ruhum doydu.
Bu bloğa ilk kez denk geldim. Uzun süredir bu kadar doyurucu bir yazı okumamıştım. Muazzam.
Çok yaşayın!
Bak seeen :)))
Nerelerdeydiniz Cem Bey, sayfaya her girdiğimde gözüm yazılarınızı aramıyor değildi :)) Hoşgelmişsiniz. Daha sık görmek isteriz sizi. Salomé Hanım size de teşekkür ederiz, portföyü geniş, her renkten yazı bulmak mümkün sayfanızda.
Çok başarılı, teşekkürler. Günlük dozumu almış bulundum sayenizde
Cumali Bey Nietchze ile ilgili çok şey yazıldı, çok şey söylendi. hala Zerdüşt’ün peşinden binlerce insan iz sürmeye devam ediyor. Ve bu iz sürecinde her aforizmanın altında yatan çoklu anlamın ortaya çıkmasıyla putları daha da çok yıkacak gibi.
Hocam siz felsefe öğretmeni misiniz?
Sağolun Pınar Hanım, Salome arkadaşla hep irtibattayız ama biraz yazma disiplinim bozuldu. En az ayda bir yazıyla eski yazı disiplinime kavuşacağım umarım 🙂
Sağolun Fırat hocam. faydalı olmak dileğiyle.
Ahmet Bey sağolun. Özgün ve yaratıcı olmaya çalışıyorum. Geri dönütleriniz için teşekkür ederim.
Sağolun Gamze hanım.
Asiye Hanım ilginiz için teşekkür ederim. Yazılarıma farklı alanlarda paylaşmaya devam edeceğim bu güzel platformda.
Teşşekürler Roni arkadaş.
sosyal Bilgiler Öğretmeniyim Berfin hanım. Felsefe hobi bahçem gibi.
Aydınlandım, emeğinize sağlık.