Edebiyat, Pdf Hayratı, Psikoloji

Shakespeare’nin Othello’su ve Othello Sendromu

Othello, (The Tragedy of Othello) William Shakespeare ‘in yazdığı trajedilerden biri ve oyunun baş erkek kahramanının adıdır. Othello’nun konusu, Venedik’in hizmetinde kahramanlıklar göstermiş Mağripli siyahi komutan Othello ile Venedikli soylu bir ailenin kızı olan Desdemona’nın aşkları ve kıskançlıklarıdır. Irkçılık, aşk, kıskançlık ve ihanet oyunun eksenindeki ana temalardır.


Güzel karısı Desdemona’yı delicesine seven Othello, Sancak Çavuşu Iago’nun entrikaları ile karısını boğarak öldürebilecek bir adama dönüşür. Karısına hediye ettiği ve namus simgesi olarak gördüğü mendili başka bir erkeğin elinde görünce, aldatıldığı kuşkusuna kapılıp çok sevdiği karısını boğarak vahşice öldürür, en sonunda da intihar eder.


Kendini dölleyip, kendini doğuran bir canavardır kıskançlık” Othello / Shakeaspare


Psikolojiye patolojik kıskançlık olarak geçen Othello Sendromu , ismini bu eserden almıştır. Shakespeare’in eserinde olduğu gibi, günümüzde de kadına yönelik şiddet ve cinayetlerin çoğunlukla kıskançlıktan kaynaklandığına hemen her gün gazetelerde, haberlerde tanık oluyoruz. Kıskançlıkla ilgili yazılar, birbiriyle sözleşmişçesine, sorunu kıskançlığın dozuna (şiddetine) indirger. “Romantik kıskançlık” sevginin göstergesi olarak doğal (normal), “Patolojik kıskançlık” bir hastalık olarak (anormal) kabul edilir. Kıskançlığın ruhsal düzey olarak ele alınması, kökenleri ile ilgilenilmez. Evliliklerde ve sevgili ilişkilerinde fiziksel şiddetin sebeplerinden biri sıklıkla kıskançlıktır. Bu tür ilişkilerde şiddet genelde üçüncü kişiye değil de eşe veya sevgiliye uygulanır. Bu sendrom, insanın sevdiği kişiyi aşırı sahiplenerek onu öldürecek raddeye gelmesidir. Tıpkı bir kuşu seven birinin, onu farkında olmadan sıkarken  öldürmesi gibi.


Freud – Shakespeare


Patolojik kıskançlık, kaybetme korkusuna karşı mantıksız saplantılar ve tepkilerle gelişir. Bu saplantılar; irade dışı, benliğe yabancı, bilinçli çaba ile kovulamayan, inatçı biçimde yineleyen imge ya da dürtülerdir. Freud, normal kıskançlığın bile mantık dışı bir olay sayılması gerektiğini, böyle bir duygunun bilinç denetimi altında olmadığını ifade etmiştir. Patolojik kıskançlık gösteren kişi, sık sık eşinin ya da sevgilisinin kendisini aldattığını düşünür. Sevgilisinin telefonu açınca “Alo!” deme şeklinden, giydiği tişörtteki kokuya kadar inceleyerek aldatıldığına dair bir delil arar. Gizli gizli cep telefonu kurcalar, sürekli kontrol altında tutma isteği ve şüphelendiği her durumda kontrolsüzce saldırganlaşma söz konusu olur.


Yemin ederim, bilmeden üst üste aldatılmak,
Aldatıldığından kuşkulanmaktan çok daha iyi…
Görmüyordum, düşünmüyordum, bana zararı dokunmuyordu.
Her gece rahat uyuyordum, tasasızdım, yerindeydi keyfim.
Dudaklarında Cassio’nun öpüşlerini duymuyordum.
Soyulan insan, ne çalındığını fark etmemişse,
Kimse de ona söylememişse, soyulmamış demektir…
Bütün ordugâh, en küçük ırgatına kadar hepsi
Tatmış olsaydı onun güzel bedenini,
Ve tek ben bilmeseydim bunu mutlu kalırdım hiç olmazsa.
Ah, bundan sonra elveda gönül rahatlığına!
Elveda rahat! Elveda huzur!

Othello


Othello and Desdemona in Venice, Theodore Chasseriau


Kelime kökleri müthiştir, kelimelerle oynamayı sevenler iyi bilir. Bize bilmek istediğimiz ya da istemediğimiz pek çok şeyi anlatabilirler. Kıskanmak da böyle bir kelime, kökeni kısmaktan geliyor, esirgemekten. Othello Sendromu hastaları, ilişkilerinde aldatıldıklarına dair güçlü bir inanç duyarlar. Ancak, ellerinde bunu kanıtlayabilecek herhangi güçlü bir kanıtları yoktur ve buna rağmen aşırı takıntılı halleriyle karşı tarafın hayatını işkenceye çevirirler.


Sendroma sahip kişilerin şiddet yatkınlıkları kıskançlıkla birleşince, ortaya felaket sonuçlar çıkabilir. Bu, oldukça ciddi ve tedavi altına alınmadığı sürece iki tarafa da zarar verecek olan bir durumdur. Othello Sendromu, kıskanç insanın kontrolünü kaybetmesine, kafasında binlerce senaryo kurmasına ve bunlarla baş edemeyip aşırı tepkiler vermesine sebep olabilir.


Kıskançlık, mantıklı bir zemine ihtiyaç duymadan da var olabilir. Çünkü temelinde duyguların en yıpratıcısı olan “şüphe” yatar. Bu zararlı duygu, birçok insanın en yakınlarından kuşku duymasına, kendi kendini yiyip bitirmesine ve hatta en sonunda, o kişi ya da kişilerle olan ilişkisine geri dönülemez boyutta zararlar vermesine sebep olabilir.


Semptomlar ani başlar ve ancak eşin ayrılması ya da ölümünden sonra çözülür. Kıskançlık sanrıları giderek eşe karşı sözel ve fiziksel saldırıya neden olabilir, hatta eşini öldürmeyle sonuçlanabilir. Pek çok araştırmacı, patolojik kıskançlığın başlangıcında erkeklerde ereksiyonla ilgili güçlükler, kadınlarda ise bir cinsel işlev bozukluğun yattığına inanmaktadırlar. Kıskançlık tehlikelidir, çünkü sadece öfke uyandırmaz, aynı zamanda kıskanç kişiler, dürüstlük düşüncesi ile saldırgan davranışlarını haklı çıkarmak için savaşırlar. Patolojik kıskançlık bir paranoid sendromdur. Bu nedenle mutlaka tedavi edilmesi gerekir.


Tarafların birbirlerine yeterli alan bırakmamaları, sadakat dedikleri şeyin birine kayıtsız-şartsız bağlılık anlamına gelmediğini, zihinsel ve duygusal açıdan birbirlerini tamamlamaları gerektiğini algılayacak düzeyde olmamaları hayatı zindana çevirebilir. Genellikle kendilerinde birçok açıdan yetersizlikler olduğunun farkında olmayan ve kaygı verici düzeyde bir aşağılık duygusunun esiri olan insanlar, her şeyi çekilmez kılıyor. Zor, çok zor.


Neydi, Voltaire, “Dinleyen kişi, konuşan kişinin ne demek istediğini bilmiyorsa ve konuşan  kişi de kendinin  ne demek istediğini bilmiyorsa, işte bu bir felsefedir.” diyordu. Anlamak ve anlaşılmak hayal olmuşken, Voltaire’ye göre  bu gidişle hepimiz filozof olacağız. Velhasıl, kimsenin kimsenin hayatından çalmaya, umuduyla, hayatıyla, inançlarıyla vs oynamaya hakkı yok. Efendi gibi gidin terapi görün, tedavi olun.

İLGİNİ ÇEKEBİLİR:  Taşraya Bakmak

William Shakespeare, Othello, İş Bankası Yayınları Pdf


www.psikopatolojibilimi.com