Tarih

Bir Ortaçağ Müellifinin Gözüyle Kürtler ve Yaşadıkları Bölgeler

Cizre’li İbnü’l-Esir, Orta Çağ’ın en büyük ve en güvenilir tarihçilerinden biri olarak haklı bir ün yapmış, rivayetleri değerlendirirken ihtiyatlı davranmasıyla, haberleri tahlil ve tenkit süzgecinden geçirdikten sonra kullanmasıyla ve yalnızca güvenilir kaynaklara başvurmasıyla tanınmıştır. İbnü’l Esir’in, Orta Çağ kaynaklarında Kürt imajı, Orta Çağ İslam Tarihi’nde Kürtlerin yaşadıkları coğrafyalar, sosyo-kültürel özellikleri, inançları, aşiret yapıları, göçebe hayat tarzları, dönem devletleri ile olan sosyo-politik ilişkileri gibi birçok konuyu derinlemesine ele aldığı “El-Kâmil Fi’t Tarih” adlı büyük eseri, Necip Mansız tarafından “Bir Orta Çağ Müellifinin Gözüyle Kürtler ve Yaşadıkları Bölgeler” adıyla incelenmiş ve kaleme alınmıştır.


Eser, Kürtlerin yaşadıkları bölgelerdeki iktidarların siyasi tarihlerine ilişkin kronolojik, geniş ve zengin bilgiler vermektedir. Kürtlerin yaşadıkları bölgelerin siyasi tarihine ilişkin kendisinden önceki kaynakların vermiş olduğu orijinal fakat dağınık bilgileri toparlayıcı ve tamamlayıcı olmasının yanı sıra, kendi döneminin de bizzat şahidi olarak ayrıca bilgiler içermektedir. İbnü’l-Esir, olayları kompoze ederek, bir bütün halinde ele alıp anlatarak dönemin şartlarının çok ilerisinde bir yöntem kullanmıştır.


İbnü’l-Esir, aslında üç erkek kardeşin aile adıdır. İlim dünyasına aynı nesilden üç değerli üye kazandıran İbnü’l-Esir kardeşlerin üçü de devrinin önde gelen ilim ve siyaset adamlarından, eserleri tarih boyunca kaynak olarak kullanılan alimlerdendir. Her biri ayrı bir ilim dalında otoritedir. Babaları, ticaretin yanı sıra Cizre’de divan reisi ve Musul emirinin naibi olarak görev yapmıştır. Sözü edilen ibnü’l Esir, bu kardeşlerden ortancası olan İzzeddin İbnü’l-Esir‘dir.


“Kürtleri “öznelliklerinden” mahrum bırakan ve onları tarihte hiçbir sesi olmayan varlıklara çeviren bastırılma – suskunluk – yoksunluk stratejisinin inşası ve daim kılınmasında tarih disiplini, her dönemde iktidara diğer disiplinlerden daha çok yardımcı olmuştur. İktidar ve tarihsel söylemin asıl amacı, kendi söylemsel ve siyasi birliğini tehdit eden “farklılıkları” bastırarak yekpare ulusal/egemen kimliğini korumak için tarihsel bilgiyi kullanmak olan bir “hakikat rejimi” inşa etmektir.” Tek bir tık ile ulaşabileceğiniz internette, İbnü’l-Esir Arap İslam tarihçisi olarak geçmektedir. Kendi ulusal tarih bilincimizi var kılmak ve yaşatmak adına yoğun emek sarf edilerek ortaya konan bu tarz tarihsel çalışmalar-araştırmalar son derece önem arz etmektedir. Bu çalışmaları takip etmek-okumak elzemdir.


İLGİNİ ÇEKEBİLİR:  Sappho ve Lezbiyen Teriminin Doğuşu