Gün Akşam Oldu
Tanrının başımıza sardığı akrabalar nedeniyle yaptığı hatayı telafi etmek için bize dostları verdiğini söylemiş biri. Birine mecbur kalıyoruz, birini ise kendimiz seçiyoruz. Seçimlerimiz her zaman doğru mu? Bilemiyoruz, kaybediyoruz, yoruluyoruz, yeniden başlıyoruz, yeniden yoruluyoruz, kendimizi yeni bir yorgunluk için yeniden yeniden yorgun hissediyoruz.
Yan çadırdaki kız sevgilisiyle kavga ediyordu, diyalogu kibarlaştıracak olursam: “Bu ne yürek yemişlik? Ben senin nerde olduğunu nerden bilcem? Bazı ihtimallere ihtimal veremezsin, birini sevdiğini söylerken başkasından hoşlanamazsın.” … Dinlemesi bile yorucu gelirken, bir ilişki fikri, birine kendini anlatma fikri ne kadar uzak geliyor.
Her şey anlamını yitiriyor bazen. Ayaklarımı bir uçurumdan sallayarak oturuyorum. Aşağısı deniz, dalgaların sesini dinliyorum -hala duyabiliyorken- , kuşların havada süzülüşlerini izliyorum -hala görebiliyorken- , yüzüme vuran rüzgârı hissediyorum -hala nefes alıyorken-. Ne diyordu Canetti, “Bir insanın sevgisini yıkabilmek yıllar alır; ama hiçbir yaşam, bir cinayetten de beter olan bu cinayete yakınabilecek kadar uzun değildir.” Hayat kısa, en yakın olduğun kişi sensin, kendine en uzak olan kişi yine sensin. Kendine kavuşamazsın, kendinden kaçamazsın…
Karşılaştığın yüzler, kuşlar, gün içinde seni güldüren bir söz, bir köpekle merdivende oturup ettiğin sohbet, köpeğin gözlerinde seni anladığını belirten bir emare arayışı, sonra ona sarılıp denizi izlemek, üstünün başının tüy ve toz olmasına rağmen onla yuvarlanmak… Artık çoğu şeyi unuttuğum için daha fazla not tutmaya başladım. Bazen gün bittiğinde kendinle baş başa kaldığında, aklında o güne dair netliği olan tek bir resim kalmadığını görüp hayret ediyorsun. Bir şeyler olmuş, birileri sana bir şeyler söylemiş sen karşılık vermişsin, bir şeyler yazmışsın, okumuşsun da, sonra fotoğraflara bakmışsın, hatırlamışsın, özlemişsin belki… Aklında ne kalmış sadece bulanık bir su…
Güneş kızıla çalmaya başladı, Yaşar söylüyor, Gün Akşam Oldu:
Yazık şu geçen ömre yazık
Bir dost bulamadım gün akşam oldu
Kul Himmet üstadım ummana dalam
Gidenler gelmedi bir haber alam
Kah giyindim kah kuşandım bir zaman
Bir dost bulamadım gün akşam oldu
Seçimler yapıyoruz, kaybediyoruz, yoruluyoruz.. Sahi neyin seçimini yapıyoruz biz? Kendi hayatımızı seçemiyorken.. oyuncak seçiyoruz okul seçiyoruz kıyafetler seçiyoruz oy vereceğimiz partiyi seçiyoruz.. arkadaşlıkta durum çok mu farklı? Karşımıza çıkanlardan güzellerini seçiyoruz, paylaşıyoruz, kaybediyoruz, sonra yeni baştan. Seçimlerimiz, seçmediğimiz hayatın karşımıza çıkarttıklarından ibaret sadece. Eksik! Ha bu arada sevgilisyle tartışan kızın sorusuna cevap vereyim, evet insan birini seviyorken başka birisinden hoşlanabilir. Kendini bulduğu iyi hissettiği güzel gördüğü bir çok kişiden birden hoşlanabilir. Ama biz alışmışız aidiyete, kendimizi hapsetmeye. Yazın çok güzel, bilgi yok hissiyat var. Hissiyatını koru